Kanserde Yeni Tedavi Umudu
Türk bilim insanı Prof. Dr. Meral Beksaç başkanlığında, kemik iliği kanseri türü multipl miyelomda tedavi şansı bulunmayan kişilere yönelik yeni bir tedavinin etkinliğini ortaya koyacak Avrupa çalışması başlatılacak.
Kemik iliği kanseri türleri arasında yer alan multipl miyelomda tedavi şansı bulunmayan hastalara yönelik yeni bir tedavinin etkinliğini ortaya koyacak Avrupa çalışması, Türk bilim insanının başkanlığında yürütülecek.
AA'nın haberine göre; Prof. Dr. Meral Beksaç başkanlığında, Türkiye, Yunanistan, İtalya ve Hollanda'da yürütülecek çalışma, mevcut multipl miyelom tedavisinde uygulanan ve başarılı sonuçlar alınan ilaçla birlikte kemoterapinin uygulanacağı kombine tedavi, bu hasta grubu için umut olacak.
Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Balkan Multipl Miyelom Çalışma Grubu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Beksaç, bu hastalığın kandaki plazma hücrelerinin aşırı artmasıyla ortaya çıkan bir çeşit "kemik iliği kanseri" olduğunu söyledi.
Artan anormal plazma hücrelerinin anormal bir protein ürettiğini ifade eden Beksaç, bu proteinin faydalı bir işlevi olmadığına, enfeksiyonlarla savaşamadığına, hatta aşırı miktarda artarak kanın akışkanlığının azalmasına neden olduğuna ve böbreklere zarar verdiğine dikkati çekti.
Meral Beksaç, multipl miyelomanın kemik iliği kanserlerinde görülme sıklığı açısından 2'nci sırada bulunduğunu anlatarak, kanserden ölüm nedenlerinde de önemli bir yere sahip olduğunu vurguladı.
"HASTALARDA YAŞAM SÜRESİ ESKİYE ORANLA 2-3 KAT ARTTI"
Yeni tedavi seçenekleriyle birlikte hastalarda ortalama yaşam süresinin eskiye oranla 2-3 kat arttığı bilgisini veren Beksaç, "Eskiden en etkili tedavi kök hücre nakliyken, şimdi yeni ilaç tedavileri kök hücre naklinin tahtını sarsıyor. Hatta hastalıktan tamamen kurtulan ve ilaç tedavisi alma ihtiyacı bulunmayan bir grup hasta oluşmaya başladı" diye konuştu.
Bu alandaki gelişmelerin yüz güldürücü olduğunun altını çizen Prof. Dr. Beksaç, şunları kaydetti: "Ancak bu ilaçlara erişim açısından en büyük sorun maliyetle ilgili. İlaçların fiyatları oldukça yüksek. Bu ilaçlar, bazı ülkelerde geri ödeme kapsamına alınmaya başlandı ama geri ödemeye girmede Türkiye ile Avrupa ülkeleri arasında önemli fark var. Türkiye'de ilaçlar Avrupa'dan çok sonra geri ödeme kapsamına alınıyor. Geri ödeme kapsamında olmayan ancak Avrupa ya da ABD'de ruhsatlı olan ve başarılı sonuçlar elde edilmiş olan bu ilaçlara ülkemizde en kolay erişim yolu, uluslararası klinik çalışmalara katılımla mümkün olmaktadır."
Her hastanın her klinik çalışmaya alınmasının da mümkün olmadığını, bunun için evre, tümör yapısı gibi çeşitli kriterlerin uygun olması gerektiğine işaret eden Beksaç, böbreklerin ileri derecede hasar görmesi durumunda klinik çalışmalarda yer almanın mümkün olmadığının altını çizdi.
Meral Beksaç, multipl miyelom hastalarında kullanıldığında etkili sonuçlar alınan ilacın Avrupa'da 2015'de onay aldığını ve Türkiye'de de klinik çalışmalar kapsamında hastaların yararlanabildiğini dile getirdi.
ÇALIŞMANIN YÜRÜTÜCÜLÜĞÜ TÜRK BİLİM İNSANLARINA EMANET
Prof. Dr. Meral Beksaç, multipl miyelom hastalığına bağlı çoğalan hücrelerin en çok kemiklere zarar verdiğini ve yüksek oranda harabiyete yol açtığını ifade ederek, "Multipl miyelom hastalarının yaklaşık yüzde 10'unda ise hücreler kana çıktıktan sonra başka dokulara da ulaşarak zarar vermeye başlıyor. Örneğin beyin, karaciğer, akciğerde, hatta dışarıdan görülebilir şekilde cilt ve memede de tutulum oluyor ve yara şeklinde tümörler gelişebiliyor" şeklinde konuştu.
Bu tür hastaların tedavisinin diğer multipl miyelom hastalarından farklı olduğunu anlatan Beksaç, şöyle konuştu: "Bu kişilerdeki hücrelerin yapısı daha bağımsız, daha kontrolü güç ve genellikle de tedavi şansları bulunmuyor. Hastalık tekrarladıkça bu tip tablo görünüm sıklığı artıyor. Bu hastalara tedavi şansı için yeni bir çalışma başlatılacak. Multipl miyelomda nadir görülen hastalık tipinin tedavisine yönelik Avrupa çalışması başlatılacak. Çalışma, Türkiye, Yunanistan, İtalya ve Hollanda olmak üzere 4 ülkede gerçekleştirilecek. Çalışmanın uluslararası yürütücülüğü tarafımdan yapılacak. Çalışma, bir tedavi şemasının yeni bir hastalık grubunda uygulanmasını kapsayacak ve faz 2 düzeyinde olacak. İnsanlar üzerinde gerçekleştirilecek olan çalışma kapsamındaki tedavi, bir başka tedavi ile karşılaştırılmayacak. Çalışma ile yeni uygulanacak tedavinin etkinliğinin, bu grup miyelom hastalarında ortaya konmak amacıyla gerçekleştilmesi amaçlanıyor."
Çalışmanın ilk aşamada 40 hasta ile başlayacağını anlatan Prof. Dr. Beksaç, "Tedaviden oldukça başarılı sonuçlar alınmasıyla birlikte hasta sayısı genişletilebilir" dedi.
"BAŞARI DURUMUNA GÖRE KÖK HÜCRE NAKLİ DE SÖZ KONUSU OLABİLECEK"
Beksaç, çalışma kapsamında kullanılacak tedavide "Daratumumab" etken maddesini içeren ve diğer miyelom tiplerinde başarılı sonuçlar elde edilen ilaçla kombine bir protokol uygulanacağını ifade etti.
Meral Beksaç, çalışmaya ilişkin şu bilgileri verdi: "İlaç, miyelom hücrelerindeki CD38 antijenine karşı bir antikoru içeriyor. Hastalara Daratumumab ile birlikte kemoterapi uygulanacak. Bu ilaçların birlikte kullanılması, tedavide yeni uygulanan bir yaklaşım. Multipl miyelom hastalarında 2015'ten beri birçok ülkede, 2018'den beri Türkiye'de ruhsatlı ancak henüz geri ödemeye girmemiş durumda. Şimdi hedefimiz yüzde 10'u kapsayan bu miyelom hasta profilinde kullanmak. Çünkü bu grup hastalar, tedaviye dirençli ve riskli olduğu için klinik çalışmalara alınmıyordu. Yürütülecek çalışma, tedaviye dirençli kabul edilen hasta grubu için uygulanacak.
İlaç, ilk 2 ay haftada 1, daha sonra ise 15 günde 1, ardından ayda 1 olmak üzere devamlı kullanılacak, diğer ilaçlar da standart uygulama ile gerçekleştirilecek. Tedaviye cevap alana kadar uygulanacak ve tedavi sonuçlarının başarı oranına göre arada kök hücre nakli de yapılması söz konusu olabilecek. Çalışmada, yeni tanı konulan veya nüksetmiş hastalık özelliklerini bulunduran kişiler yer alabilecek. Hastanın daha önce kemoterapi almamış olması ve kemoterapiye karşı direnç gelişmemiş olması gerekiyor. Çalışmaya girebilmek için ayrıca klinik çalışmalarda yer alabilmek için aranan koşulların hastalarca taşınması lazım."Prof. Dr. Beksaç, çalışmanın ilk sonuçlarının 2020 yılının başlarında açıklanmasının beklendiğini de sözlerine ekledi.