Kansere Neden Olan En Önemli 6 Etken
Alman Kanser Araştırmaları Merkezi (DKFZ) kansere neden olan 6 önemli etkeni açıkladı.
Heidelberg’teki merkezdeki uzmanlar, kansere yakalanma riskinin fazla veya az olmasının kişisel yaşam biçimine çok bağlı olduğunu savunuyorlar.
Uzmanlara göre, her iki kanser türünden biri yaşam biçimine göre engellenebiliyor.
Sigara içmekle artan kanser riski: Sigara içmek en önemli önlenebilir kanser rizikosudur. Sigaradan vazgeçen, kanser riskini çok fazla azaltabilir. Tabii, yanındaki pasif içiciler için de riziko azalır. Tütün tüketimi, sadece akciğer kanserine yakalanma riskini değil, ağız, boğaz, gırtlak ve yemek borusu, mide, bağırsak, pankreas, rahim ağzı veya mesane kanseri gibi kanser türlerine yakalanma riskini artırmaktadır.
Aşırı kiloyla artan kanser riski: Aşırı kilolu olmak sigara içmekten sonra gelen ikinci büyük önlenebilir kansere yakalanma riskidir. Bağırsak ve göğüs kanseri gibi bazı kanser türlerinde tümorların oluşmasında büyük bir etkendir. Aşırı kiloluların vucütlarını ürettikleri fazla insülin ve yağ tabakalarında üretilen leptin kanser hücrelerini beslemektedir.
Kanser riski kırmızı et: Kanser rizikosunu araştıran uzmanlar bugün bazı besin maddelerinin tümörlerin oluşmasındaki etkisi konusunu artık pek önemsemiyorlar. Burada tek istisna kırmız et. Aşırı miktarda kuzu, dana eti veya sucuk yiyenlerin bağırsak ve mide kanserine yakalanma rizikoları daha fazla. Bunun, kanatlı et ve balıkta niye böyle olmadığı konusu henüz tam açıklığa kavuşmadı.
Kanser riski UV ışınları: Güneş ışınlarının cilt kanserine neden olabileceğini artık insanların çoğu tarafından bilinmektedir. Bu durum solaryum stüdyolarındaki UV ışınları için de geçerlidir. Güneş ışınının veya suni ışınların göz kanserine neden olduğu pek bilinmemektedir. UV ışınlarının genetik yapıya zarar verdikleri konusu artık kanıtlanmıştır. Aşırı UV ışınları genetik yapı üzerinde, kalıcı hasarlar meydana getirmektedir. Hasar gören hücreler yok olmayınca, cilt kanserine neden olmaktadırlar.
İrsi kanser riski: Bazı kanser türleri genetik katılımla çok yakından bağlıdır. Özellikle göğüs, yumurtalık ve bağırsak kanseri türleri muayenelerinde bu bağ göz önüne alınmalıdır. Bazı genlerde, bir tümorun gelişmesi yüzde 80, bu rizikoya bağlıdır. Genetik katılımlar kanser riskini artırmaktadır. Göğüs kanseri olanlarda en fazla yüzde 10 ve bağırsak kanseri olanlarda ise yüzde 5 olarak ailesel katılımının etkisi saptanmıştı.
Kanser riski stres: Zaman baskısı altında kalınca geçici olarak stres yaşanabilir. Bu tehlikeli, hatta kansere yakalanma rizikosunu artıran bir faktör hiç değildir. Fakat, sürekli olarak psikolojik baskı altında stres yaşnırsa durum değişir. Sürekli stres hormonu salgılayan bir kişinin bağışıklılık sistemi çöker. O zaman sadece virüsler ve bakteriler kolayca hareket etmezler, kanser hücreleri de aynı şekilde kolayca oluşur.
YORUMLAR