Karanlık Dünyaları Kur'ân'la Aydınlanıyor

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yurt genelinde düzenlenen kurslara katılan görme engelliler, karanlık dünyalarını gönül gözüyle öğrendikleri Kur'an-ı Kerim'le aydınlatıyor.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Türkiye genelinde açtığı ve her yaştan kursiyerlerin kabul edildiği kurslara katılan görme engeliler, Braille alfabesiyle hazırlanan eğitim materyalleriyle Kur'an-ı Kerim'i parmaklarıyla öğreniyor.

Kur'an-ı Kerim'le tanışmanın manevi hazzını yaşayan engelliler, gönül gözleriyle Kur'an öğrenmenin mutluluğunu yaşarken, azimleriyle de herkese örnek oluyor.

"2 BİN 300 KİŞİYE EĞİTİM VERDİK"

Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü Yaygın Din Eğitimi Daire Başkanı Bünyamin Albayrak, başkanlık olarak engellilerin eğitimine ayrı bir önem verdiklerini söyledi.

Albayrak, engellilerin Kur'an-ı Kerim'i öğrenmelerini istediklerini belirterek, "Geçen yıl görme ve işitme engeli 2 bin 300 kişiye eğitim verdik. Yaz Kur'an kurslarında bu sayı artıyor. Talepler oluyor ancak halkımız öyle bir eğitimin olduğunu bilmiyor. Halkımızla bir araya geldiğimizde çocuğu görme ve işitme engelli olanların böyle bir eğitimi bilmediklerini görüyoruz. Bu konuda paylaşım artmalı." dedi.

Kurs hocası Mehmet Nuri Duran, "Görme engelli kardeşlerimiz görmüyor olabilir ancak onlar görmüyor diye biz onları görmemezlikten gelemeyiz. İşitme engelli kardeşlerimiz de aynı şekilde. Bu kapsamda engellilere yönelik hizmetlerimiz sürüyor. Öğrencilerimiz, şevk ve aşkla kursa devam ediyor." diye konuştu.

"ÇOK GÜZEL BİR DUYGU"

Kursta Kur'an eğitimi alan 11 yaşındaki görme engeli Yusuf Çelik, Kur'an okumayı öğrendiği için çok mutlu olduğunu, çok güzel duygular yaşadığını ifade etti.

Görme engelli 11 yaşındaki Betül Ünver de kursa katıldığı için çok mutlu olduğunu dile getirerek, "Allah'ın sözünü öğrenmek benim için çok güzel bir duygu. Kur'an-ı Kerim öğrenmemizi sağlayan hocalarımıza çok teşekkür ediyorum." dedi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.