Kardeşlik Nasıl Kuvvetlenir?

Kardeşlik nasıl kuvvetlenir? Kardeşliği geliştiren hususlar.

Din kardeşliği, kuru bir iddia ile gerçekleşmiş olmaz. Bu iddiayı paylaşma ve fedâkârlıkla isbat etmek lâzımdır.

KARDEŞLİĞİ GELİŞTİREN HUSUSLAR

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur:

“İman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız. Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız!” (Müslim, Îmân, 93; Ebû Dâvûd, Edeb, 131)

Kardeşliği geliştiren hususlardan biri de hediyeleşmektir. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Hediyeleşiniz ki birbirinize olan muhabbetiniz ziyâdeleşsin!” (Muvatta’, Hüsnü’l-hulk, 16; Buhârî, el-Edebü’l-müfred, no: 594; Münâvi, III, 271)

“Birbirinize hediye veriniz! Çünkü hediye gönüllerdeki dargınlığı giderir. Komşu hanımlar birbiriyle hediyeleşmeyi küçümsemesin! Alıp verdikleri şey küçük bir koyun paçası bile olsa!..” (Tirmizî, Velâ’ 6/2130)

“Size birisi hediye verirse ona karşılık verin, verecek bir şey bulamazsanız kendisine dua ediniz!” (Ahmed, II, 96)

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in, çöl halkından Zâhir isminde çok sevdiği bir sahâbîsi vardı. Bu zât Allah Resûlü’ne her gelişinde çölde yetişen mahsüllerden hediyeler takdim ederdi. Döneceği zaman da Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, ihtiyacı olan şeylerle onun heybesini doldurur ve:

“–Zâhir bizim çölümüz, biz de onun şehriyiz.” buyururdu. (Ahmed, III, 161)

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, kendisine gelen heyetlere ve diğer insanlara hediye vermeyi hiçbir zaman ihmâl etmemiştir. Hatta son hastalığı sırasında çok ızdıraplı iken bile gelen heyetlere hediyeler verilmesini emretmiştir. Vefâtından az evvel yaptığı vasiyetlerinden birinde:

“Benim yaptığım gibi siz de gelen heyetlere hediyeler verin!” buyurmuştur. (Bkz. Buhârî, Cizye, 6; Müslim, Vasiyet, 20)

Enes bin Mâlik radıyallahu anh evlatlarına şu tavsiyede bulunurdu:

“Yavrularım, birbirinize ikramda bulunup hediyeleşin, çünkü bu, aranızdaki muhabbeti artıran en kuvvetli müessirdir.” (Buhârî, el-Edebü’l-müfred, no: 595)

Kardeşliği pekiştiren hususlardan biri de ziyaretleşmektir. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şu hâdiseyi nakletmiştir:

“Bir kişi başka bir köydeki (din) kardeşini ziyâret etmek için yola çıktı. Allah Teâlâ, onu gözetlemek için yolu üzerine bir meleği vazîfelendirdi. Yolcu yanına gelince melek:

«–Nereye gidiyorsun?» dedi. O zât:

«–Şu köyde bir din kardeşim var, onu görmeye gidiyorum» cevabını verdi. Melek:

«–O kardeşinden elde etmek istediğin bir menfaatin mi var?» dedi. Yolcu:

«–Yok, hayır, ben onu sırf Allah rızâsı için severim, onun için ziyâretine gidiyorum» dedi. Bunun üzerine melek:

«–Sen onu nasıl seviyorsan Allah da seni öylece seviyor. Ben, bu müjdeyi vermek için Allah Teâlâ’nın sana gönderdiği elçiyim» buyurdu.” (Müslim, Birr, 38; Ahmed, II, 292)

Muhabbeti artırmanın yollarından biri de onu ızhâr etmektir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bir gün Hz. Muâz radıyallahu anh’ın elini tutarak:

“–Ey Muâz! Allah’a yemin ederim ki ben seni gerçekten seviyorum” buyurdu. Muâz (r.a) da:

“–Anam babam size fedâ olsun ey Allah’ın Resûlü! Ben de sizi çok seviyorum!” dedi. Daha sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, ona şöyle buyurdu:

“–Ey Muâz! Sana her namazın sonunda; «Allah’ım! Seni zikretmek, sana şükretmek ve sana güzelce kulluk yapabilmek husûsunda bana yardım eyle!» duasını hiç bırakmamanı tavsiye ediyorum.” (Ahmed, V, 244-245; Ebû Dâvûd, Vitir, 26; Nesâî, Sehv, 60; Tirmizî, Zühd, 30)

SEVEN, SEVDİĞİNE SEVDİĞİNİ SÖYLESİN

Bir defasında Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in huzûrunda bir kişi vardı. Bu esnada yanlarından başka bir şahıs geçti. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in huzûrunda bulunan kişi, geçen şahıs hakkında:

“–Ey Allah’ın Rasûlü! Ben bu kişiyi gerçekten seviyorum” dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz:

“–Peki, sevdiğini ona bildirdin mi?” buyurdu. Sahâbî:

“–Hayır” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“–Ona bildir” buyurdu. Sahâbî derhal kalkıp o şahsın arkasından yetişti ve:

“–Ben seni Allah için seviyorum” dedi. O da:

“–Beni kendisi için sevdiğin Allah da seni sevsin” mukâbelesinde bulundu. (Ebû Dâvûd, Edeb, 113/5125)

Kaynak: Dr. Murat Kaya, Ebedi Yol Haritası İslam, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

KARDEŞLİK İLE İLGİLİ 40 HADİS

Kardeşlik ile İlgili 40 Hadis

BİR KARDEŞLİK HİKAYESİ

Bir Kardeşlik Hikayesi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.