Kasas Suresi 20. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Kasas Suresi 20. ayeti ne anlatıyor? Kasas Suresi 20. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Kasas Suresi 20. Ayetinin Arapçası:
وَجَٓاءَ رَجُلٌ مِنْ اَقْصَا الْمَد۪ينَةِ يَسْعٰىۘ قَالَ يَا مُوسٰٓى اِنَّ الْمَلَاَ يَأْتَمِرُونَ بِكَ لِيَقْتُلُوكَ فَاخْرُجْ اِنّ۪ي لَكَ مِنَ النَّاصِح۪ينَ
Kasas Suresi 20. Ayetinin Meali (Anlamı):
O sırada şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve ayağının tozuyla: “Ey Mûsâ! Firavun’un ileri gelen adamları şu anda seni öldürmek için aralarında görüşüp duruyorlar. Hemen buradan çık, git! Şüphen olmasın, ben senin iyiliğini isteyen biriyim!”
Kasas Suresi 20. Ayetinin Tefsiri:
Mûsâ’nın
kıptiyi öldürdüğünü kendisinden ve orada bulunan hemşerisinden başka bilen
yoktu. Cenâb-ı Hak olayın görülmesine mâni olmuştu. Fakat Hz. Mûsâ olayın
duyulması, Firavun’a haber verilmesi ve yönetim tarafından hakkında olumsuz bir
kararın verilmesinden korkuyordu. Her ne kadar adamı hata ile öldürmüş olsa da,
bunun kasdî olarak yorumlanması da mümkündü. Bu sebeple sabaha kadar gözüne
uyku girmedi. Korku içinde ve yüksek derecede bir alarm halinde etrafı
gözetledi; tüm şehirde olan biteni hassasiyetin son noktasında olan bir göz ve
kulakla takip etti. Sabah oldu. Yine dünkü soydaşı başka bir kıptiyle kavga
ediyor ve yine Mûsâ’dan imdat bekliyor. Mûsâ ona: “Belli ki sen azgının
tekisin” dese de yine yardımına koşuyor, kıptiyi yakalayıp gerekeni yapmak için
o tarafa yöneliyor. Bu olaylar, Mûsâ’da ve tüm İsrâiloğullarında Firavun ve
halkına karşı artık patlama noktasına gelmiş bir nefretin habercisi konumundadır.
Bu arada kendini azarlamasından ve şiddetle üzerlerine doğru yürümesinden
korkarak Mûsâ’nın bu kez kendini öldüreceğinden korkan İsrâilî: “Ey Mûsâ!
Dün bir cana kıydığın yetmemiş gibi, şimdi de beni mi öldürmek istiyorsun?
Anlaşılan sen, bu ülkede kan dökücü bir zorba olmanın peşindesin. Yoksa senin
niyetin insanların arasını düzeltip hakkı hâkim kılmak filan değil!” (Kasas
28/19) demişti. Böylece dünkü kıptiyi öldüren kişinin Mûsâ olduğu
ağızdan ağza tüm şehre yayılmış, haber Firavun’un sarayına ulaşmıştı. Şehrin ta
öbür ucundan koşup gelen adamın Mûsâ’ya söylediği sözler ise, olayın tüm
boyutlarını gözler önüne serecek açıklıkta ve netlikteydi. Mûsâ’nın hakkında
idam kararı verilmişti bile. Onun için tek ihtimal kalmıştı: “Rabbim beni bu
zâlimlerin elinden kurtar” diyerek, hiç beklemeden derhal Mısır’ı terk etmek.
Öyle de oldu: Mûsâ, içi korku dolu bir halde, her an yakalanma endişesi içinde
etrafı gözetleyerek, ama bir taraftan da gönlü Rabbine bağlı bir halde dua
ederek ve O’ndan yardım talep ederek şehri terk etti.
Fakat
nereye gideceğini, ne yapacağını bilmiyordu:
Kasas Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Kasas Suresi 20. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...