Kasas Suresi 26. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Kasas Suresi 26. ayeti ne anlatıyor? Kasas Suresi 26. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Kasas Suresi 26. Ayetinin Arapçası:

قَالَتْ اِحْدٰيهُمَا يَٓا اَبَتِ اسْتَأْجِرْهُۘ اِنَّ خَيْرَ مَنِ اسْتَأْجَرْتَ الْقَوِيُّ الْاَم۪ينُ

Kasas Suresi 26. Ayetinin Meali (Anlamı):

Kızlardan biri: “Babacığım, onu ücretli olarak tut. Çünkü senin ücretle çalıştıracağın en iyi adam, ancak bunun gibi kuvvetli ve güvenilir biri olmalıdır” dedi.

Kasas Suresi 26. Ayetinin Tefsiri:

Şuayb (a.s.), kızının birini göndererek Mûsâ’yı yanına çağırttı. Yalnız Kur’ân-ı Kerîm burada kızın yabancı bir erkeğe doğru yürüyüşünü tavsif ederek, kıyamete kadar gelecek tüm kadınlara ve kızlara edep ve hayâ dersi vermektedir. Hem yürüyüşü son derece hayâlı ve edepli bir yürüyüş, hem de ona söylediği söz çok edepli, vakur, açık ve net bir sözdür: “Hayvanlarımızı suvarmana karşılık ücretini ödemek için babam seni yanına çağırıyor.” (Kasas 28/25) Mûsâ ise, yaptığı iyiliğe karşı bir ücret ödeneceğini bile bile, açlığın, sahipsizliğin ve çaresizliğin getirdiği zaruri bir sevkıyat ile davete icâbet ediyor; gönlü “estağfirullah, yaptığım da ne ki, bunun için ücretin de lafı mı olur” hissiyatıyla dolu olduğu halde, bunu söyleyecek mecâli kendinde bulamıyor ve kızın gösterdiği istikametten hareketle Şuayb (a.s.)’ın yanına geliyor.

Hz. Şuayb ona kim olduğunu sorunca Mûsâ (a.s.):

“–Ben Hz. Yakup neslinden İmrân oğlu Mûsâ’yım” dedi ve başından geçenleri anlattı. Bunun üzerine Şuayb (a.s.): “Korkma! Burada Firavun’un hükmü geçmez!” diyerek Mûsâ’yı rahatlattı; üzüntüsünü sevince, korkusunu güvene çevirdi.

Rivayete göre Şuayb (a.s.) sofra hazırlatıp yemek ikrâm etti. Hz. Mûsâ, o kadar aç olmasına rağmen yemekte tereddüt gösterdi. Sebebi sorulunca da:

“–Biz öyle bir âileyiz ki, bütün dünyayı verseler, bir âhiret ameli ile değişmeyiz! Ben bu yemek için değil, Allah rızâsı için yardım etmiştim” dedi. Hz. Şuayb,  bu cevâba çok memnûn oldu ve:

“–Bu ikrâmımız, yaptığın yardım için değil, misâfirimiz olduğun içindir. Buyur, ye!” dedi. Bunun üzerine çok yorgun ve aç olan Mûsâ yemeği yedi ve istirahata çekildi. Kızlardan Safûra, babasına bu kimseyi ücretle tutmasını tavsiye etti. Çünkü olan bitenden çıkardığı neticeye göre Mûsâ çok güçlü ve güvenilir bir insandı. Güçlü olduğunu kuyudan su dolu büyük kovaları çekip çıkarışından anlamıştı. Son derece güvenilir biri olduğunu da, kendilerine olan muamelesinden fark etmişti. Çünkü Mûsâ, davarları sularken olsun, daha sonra çağrıldığında eve gelirken olsun kızların yüzüne bir kez dahi bakmamıştı. Yolda giderken de çok geriden yürümüştü. Anlaşılan o ki çok edepli ve iffetli bir kimseydi. Hz. Şuayb’ın işlerini de ancak böyle bir insan yapabilirdi. (bk. Heysemî, Mecma‘u’z-zevâid, VIII, 203-204)

Burada, kendisine vazîfe verilecek kişide bulunması gereken husûsiyetler, öz olarak ne kadar güzel tespit edilmiştir:

    Liyâkat: İşi bilmek ve bununla birlikte o işi becerebilecek güce sahip olmak.

    Emânet: Doğru ve güvenilir olmak.

Nakledilir ki:

“Firâset bakımından kadınların en üstünü ikidir. İkisi de Hz. Mûsâ hakkındaki teşhislerinde firâsetle isâbet etmiştir. Biri, Firavun’un hanımı Âsiye’dir. O, Mûsâ bir sandık içinde saraya getirilince, gönlü ona meylederek, alıp Firavun’a götürmüş: «Bu çocuk, benim ve senin için göz nûru, göz aydınlığı olsun! Sakın onu öldürme!» demişti. Diğeri ise Şuayb (a.s.)’ın kızıdır. O da: «Babacığım! Koyunlarımızı otlatmak için onu ücretle tut! O, ücretle tutacağın insanların en hayırlısıdır, kuvvetli ve emîndir!» demişti.

İşte bu bir firâsettir. Firâset; sâlih mü’minlerde meydana gelen ince ve derin bir sezgi, isâbetli bir karar, kalpte vuku bulan mânevî bir idrâk kâbiliyetidir.

Safûrâ’nın firâseti ve ileri görüşlülüğünü dikkate alarak:

Kasas Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Kasas Suresi 26. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...