Kasas Suresi 32. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Kasas Suresi 32. ayeti ne anlatıyor? Kasas Suresi 32. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Kasas Suresi 32. Ayetinin Arapçası:
اُسْلُكْ يَدَكَ ف۪ي جَيْبِكَ تَخْرُجْ بَيْضَٓاءَ مِنْ غَيْرِ سُٓوءٍۘ وَاضْمُمْ اِلَيْكَ جَنَاحَكَ مِنَ الرَّهْبِ فَذَانِكَ بُرْهَانَانِ مِنْ رَبِّكَ اِلٰى فِرْعَوْنَ وَمَلَا۬ئِه۪ۜ اِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا فَاسِق۪ينَ
Kasas Suresi 32. Ayetinin Meali (Anlamı):
“Elini de koynuna sok; kusursuz ve lekesiz olarak bembeyaz çıksın. Korkudan kanat gibi açılan kollarını kendine doğru çek. İşte bu ikisi, Firavun ile onun ileri gelen adamlarına göstermen için Rabbin tarafından sana verilmiş iki mûcizedir. Çünkü onlar, iyice yoldan çıkmış bir topluluktur.”
Kasas Suresi 32. Ayetinin Tefsiri:
Hz.
Mûsâ’ya vahyin geldiği yer, “mübârek bir bölge” olarak isimlendirilmiştir.
Çünkü Allah Teâlâ’nın âyet ve nurları orada ortaya çıkmış; Mûsâ (a.s.)’ın
peygamberliği ve Cenâb-ı Hak ile konuşması burada vuku bulmuştur. Bu sebeple
ona “Mukaddes Tuvâ Vâdisi” denilmiştir. (bk. Tâhâ 20/12) “Vâdinin sağ tarafı”,
Mûsâ (a.s.)’ın gidiş istikâmetine göre sağ taraftır. Veya vâdinin en uygun
kıyısı demektir. “Ağaç” ise Allah Teâlâ’nın konuşmasının tecelli ettiği yer
olmuştur. Allah Teâlâ, o ağaçtan Mûsâ’ya seslenmiştir.
Cenâb-ı
Hak, Mûsâ (a.s.)’ı peygamberlikle vazifelendirip azgın Firavun’a göndermeden
önce iki mühim mûcizeyle takviye etmiştir. Bunların biri, elindeki asânın çevik
kıvrak kocaman bir yılana dönüşmesi idi. Bu mûcizeyi gördüğü zaman Hz. Mûsâ
bizzat kendisi çok korkmuş, kollarını açarak koşmaya başlamış, bir defa bile
olsun dönüp bakmaya cesaret edememişti. Daha sonra gelen “kollarını kendine
doğru çek” ikazı bu manzarayı resmetmektedir. İkincisi de koynuna sokup çıkardığı
elinin bir hastalık sebebiyle değil, tamâmen kusursuz bir halde bembeyaz, ışıl
ışıl çıkmasıydı. (bk. A‘râf 7/107-108;
Tâhâ 20/19-23)
Hz.
Mûsâ’ya başlangıçta bu iki mûcizenin verilmesinde iki önemli mesaj vardı:
›
Kendisiyle konuşan varlığın aslında, bütün kâinatın hakimi, rabbi
ve halıkı olan varlıkla aynı olduğuna kesinlikle kâni olması.
›
Kendisine tevdi edilen bu tehlikeli vazîfeyi ifa etmek üzere
Firavun’un huzuruna silahsız değil, aksine iki güçlü silahla çıkacağına iyice
kâni olması. İşte Hz. Mûsâ bu mûcizeleri, iyice günaha dalıp yoldan çıkmış olan
Firavun ve avânesine gösterecek, bunlarla peygamberliğini ispat edip onları hak
yola çağıracaktı.
Burada
Hz. Mûsâ ile Peygamberimiz (s.a.s.) arasındaki derece farkına işaret eden bir
inceliğe yer vermek gerekir: Hz. Mûsâ Tur dağında Rabbinin kendine hitabından
sonra düşmanı üzerine Musallat kılacağı kocaman bir yılan mûcizesi ile döndü.
Peygamberimiz (s.a.s.) ise İsrâ ve Miraç gecesi göklere yükseltilip kendisine
vahyolunanlar vahyolunduktan sonra en büyük münâcat olan namaz hediyesi ile
döndü. Ona:
“-
Ey Nebî! Selam, Allah’ın rahmeti ve bereketi senin üzerine olsun!” diye hitap
edilince O (s.a.s.) buna:
“-
Selam bizim üzerimize ve Allah’ın sâlih kulları üzerine olsun!” mukâbelesinde
bulundu. (Kuşeyrî, Letâifü’l-işârât, II, 438; Taberânî, Mu’cemü’l-Kebîr,
XI, 46)
Firavun gibi çok belalı bir zorbaya tebliğ için
gitmenin zorluğunu iliklerine kadar hisseden:
Kasas Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Kasas Suresi 32. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR