Kasas Suresi 46. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Kasas Suresi 46. ayeti ne anlatıyor? Kasas Suresi 46. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Kasas Suresi 46. Ayetinin Arapçası:

وَمَا كُنْتَ بِجَانِبِ الطُّورِ اِذْ نَادَيْنَا وَلٰكِنْ رَحْمَةً مِنْ رَبِّكَ لِتُنْذِرَ قَوْمًا مَٓا اَتٰيهُمْ مِنْ نَذ۪يرٍ مِنْ قَبْلِكَ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ

Kasas Suresi 46. Ayetinin Meali (Anlamı):

Biz Mûsâ’ya seslendiğimiz zaman sen Tûr’un yanında da değildin. Fakat, senden önce kendilerine uyarıcı gelmeyen bir toplumu uyarman için Rabbinden bir rahmet olarak seni peygamber yapıp, bunları sana bildirdik. Umulur ki düşünüp öğüt alırlar.

Kasas Suresi 46. Ayetinin Tefsiri:

Resûlullah (s.a.s.), peygamber olup benzersiz bir edebiyat mûcizesi olan Kur’ân-ı Kerîm’i getirdiği zaman insanlar şüpheye düşmesinler diye ilâhî takdirin sevkiyle ne bir kitap okumuş, ne de bir satır yazı yazmıştı. (bk. Ankebût 29/48) O, ne yazdığı yazılar ve okuduğu şiirlerle meşhur bir edebiyatçı, ne de yaptığı araştırmalarla ün salmış meşhur bir tarihçi idi. Mekke’de fakir bir ailede yetim olarak dünyaya gelmiş, ilâhî koruma sâyesinde içinde bulunduğu câhiliye toplumunun günahlarına bulaşmadan temiz ve mütevazı bir hayat yaşamış, sadakat ve emniyet timsâli bir insandı. Bir defa olsun kendisine peygamberlik verilip kitap indirileceğini aklından bile geçirmemişti. (bk. Kasas 28/86) Fakat Allah Teâlâ onu seçti ve en faziletli peygamberi kıldı. Ona Kur’ân-ı Kerîm gibi en yüce kelâmını ikram etti. Vahyettiği Kur’an’la birlikte ona, binlerce yıl önce yaşamış peygamberlerin ibret dolu kıssalarını en doğru bir şekilde anlattı. Bu sûrede önemli noktalarıyla nakledilen Hz. Mûsâ kıssası da bunlardan biridir. Burada haber verildiği şekilde bu hâdiseler vuku bulurken Nebiyy-i Muhterem (s.a.s.) ne orada hazır bulunmuş, ne de bu hâdiselerin vukuuna şâhit olmuştu. Bunlar kendisine ancak Allah tarafından vahyen bildirilmişti. O halde geçmişe ait gaybî haberler ihtivâ eden bu kıssalar, Efendimiz (s.a.s.)’in peygamberliğini ispat eden mühim delillerden birini teşkil etmektedir. Nitekim diğer peygamberlerin kıssalarının anlatıldığı yerlerde de aynı hususa vurgu yapıldığı görülür. (bk. Âl-i İmrân 3/44; Yûsuf 12/102-103; Hûd 11/49)

Tarih boyunca altın bir zincirin halkaları gibi peygamberler ve ilâhî kitaplar birbirini takip etmiştir. Vahyin nûrunun aydınlatmadığı bir zaman ve bir ümmet olmamıştır. (bk. Fâtır 35/24) Fakat bazan aynı dönemde birden çok peygamber geldiği halde, bazan de iki peygamber arasındaki zaman dilimi “fetret dönemi” diyebileceğimiz bir keyfiyette uzun olabilmiştir. İşte Hz. İsa’dan sonra Peygamberimiz Hz. Muhammed (a.s.)’ın gelişi arasında geçen altı yüz yıllık zaman, böyle bir zamandır. Bu zaman içinde tâbileri Tevrat ve İncil’i tahrif ettiler, hükümleri bozdular, vahyin nûrunun tesiri azaldı, dinî neş’e köreldi ve sönmeye yüz tuttu. Başlangıçta olan iman dinçliği ve amel kudreti kalmadı. Kalpler katılaşmaya yüz tuttu. Dünya tarifi imkânsız bir hasret, derin bir iştiyak ve zaruri bir ihtiyaç içinde semâ kapılarının açılıp yepyeni, terütaze bir vahiy nûrunun gelip kendisini aydınlatması için beklemeye koyuldu. İşte bu bekleyişe cevap olarak ilâhî bir rahmet tecellisi halinde Hz. Muhammed (a.s.) gönderildi. Ona indirilen Kur’an’la İslâm dini bütün ihtişâmıyla yeniden hayat buldu. Nitekim şu âyet-i kerîmede bu gerçeğe işaret edilerek, müslümanlara, vahyin inişinden itibaren aradan uzun zaman geçse de dini heyecanlarını hep canlı ve yüksek tutmaları yönünde telkin yapılmaktadır:

“İman edenlerin, Allah’ın zikri ve Kur’an’dan inen gerçekler karşısında kalplerinin saygı ve ürpertiyle yumuşayıp Allah’ın emirlerine tam teslim olma vakti hâla gelmedi mi? Sakın onlar, daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar! Çünkü o kitap verilenler, vahye muhatap olmalarının üzerinden belli bir zaman geçince, artık ona olan saygılarını yitirmişler ve neticede kalpleri kaskatı kesilmişti. Onların pek çoğu Allah’a taatten ve dinin sınırlarından çıkmışlardır.” (Hadîd 57/16)

Dolayısıyla kalplerdeki dinî şuurun yenilenmesinde peygamberlerin ardarda gönderilmesinin büyük tesiri vardır. Peygamber göndermenin diğer hikmetlerine gelince:

Kasas Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Kasas Suresi 46. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...