Kasas Suresi 53. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Kasas Suresi 53. ayeti ne anlatıyor? Kasas Suresi 53. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Kasas Suresi 53. Ayetinin Arapçası:

وَاِذَا يُتْلٰى عَلَيْهِمْ قَالُٓوا اٰمَنَّا بِه۪ٓ اِنَّهُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّنَٓا اِنَّا كُنَّا مِنْ قَبْلِه۪ مُسْلِم۪ينَ

Kasas Suresi 53. Ayetinin Meali (Anlamı):

Onlara Kur’an okunduğu zaman: “Biz buna iman ettik. Şüphesiz o, Rabbimizden gelen gerçeğin tâ kendisidir. Biz zâten, o gelmeden önce de Allah’a teslim olmuş kimselerdik” derler.

Kasas Suresi 53. Ayetinin Tefsiri:

Bu âyet-i kerîmeler, Resûlullah Efendimiz (s.a.s.) zamanında imanla şereflenen Ehl-i kitap bahtiyârlarını metheder. Yahudilerden Abdullah b. Selâm ve Rifâa b. Rifâa; hıristiyanlardan Varaka b. Nevfel ve Süheyb-i Rûmî gibi şahıslar bunlara sadece örnektir. Kur’an gelmeden önce bunlar, hem Efendimiz’in bîsetine dair kendi kitaplarındaki müjdelere, hem de umûmî olarak Allah’ın birliğine ve gönderdiği peygamberlere inanmışlar, Allah’ın emrine teslim olmuşlardı.

Bunlar;

    Hem Tevrat ve İncil’e inanıp onlara göre amel ettikleri, hem de Kur’an’a inanıp ona göre amel ettiklerinden,

    İnançları uğrunda her türlü maddî ve mânevi zorluklara, eziyetlere katlandıklarından,

    Kötülüğü iyilikle savmak, kötülüğe iyilikle mukâbele etmek, sahip kılındıkları rızklardan Allah yolunda harcamak, her türlü boş ve faydasız sözlerden uzak durmak ve câhillerle hemdem olmamak gibi pek güzel ahlâkî meziyetlere sahip olduklarından iki kat veya kat kat mükâfatla müjdelenmişlerdir.

Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurur:

“Üç sınıf insan vardır ki bunların sevapları iki kat olacaktır. Biri, Ehl-i kitaptan olup da hem kendi peygamberine hem de Hz. Muhammed (a.s.)’a iman eden kimse. İkincisi, hem Allah’ın hakkını hem de efendisinin hakkını yerine getiren köle. Üçüncüsü de, câriyesini güzelce terbiye eden, ona güzel bir öğretim veren, sonra da onu azat edip kendisiyle evlenen kimse. İşte bunların iki kat ecri vardır.” (Buhârî, İlim 31; Müslim, İman 241)

Aslında bu âyet-i kerîmeler, bu sûrenin indiği zamanda vuku bulan bir hâdiseye atıfta bulunarak âdeta şu mânada Mekke halkını hem düşündürmek, hem de utandırmak istemektedir: “Siz bizzat kendi aranızdan, kendi şehrinizden gönderilmiş peygamberlik lütfunun kıymetini bilmiyorsunuz. Nimete nankörlükle karşılık veriyor, onu inkâr ediyorsunuz. Halbuki uzak beldelerde bulunan insanlar onu işittiklerinde ona inanıp istifade etmek üzere ta buraya kadar gelmektedirler.”

İşâret edilen hâdise şöyle vuku bulmuştur:

Habeşistan hicretinden sonra Resûlullah (s.a.s.)’in zuhuruyla ilgili haberler bu ülkeye de yayılınca yirmi kişilik bir Hıristiyan heyeti işin aslını öğrenmek için Mekke’ye gelip Efendimiz (s.a.s.) ile Mescid-i Haram’da buluştular. Kureyş’ten kalabalık bir grup da olup biteni izlemek üzere orada toplandılar. Heyet üyeleri Resûl-i Ekrem (s.a.s.)’e bir takım sualler sordular, Peygamberimiz (s.a.s.) de onları cevapladı. Sonra onları İslâm’a davet etti ve onlara Kur’ân-ı Kerîm’den ayetler okudu. Kur’ân-ı Kerîm’i dinlerken gözyaşlarını tutamayan heyet üyeleri okunanın Allah Kelâmı olduğunu tasdik edip, Resûlullah (s.a.s.)’e iman ettiler. Toplantı sona erip de halk dağılınca Ebu Cehil ve avanesi Hıristiyan grubun yolunu keserek onları şiddetle payladılar:

“Şimdiye kadar buraya sizden daha şapşal bir topluluk gelmedi. Ey aptallar güruhu, siz buraya kavminiz tarafından bu adam hakkında bilgi toplamak için geldiniz. Fakat henüz onunla yeni karşılaşmışken, itikadınızdan vazgeçtiniz.”

Bu şerefli topluluk şu cevabı verdi:

“- Selâm olsun size; hoşça kalın, selametle gidin! Sizinle tartışmak gibi bir niyetimiz yok. Siz kendi inancınızdan sorumlusunuz, biz de kendi inancımızdan sorumluyız. Şu var ki, bile bile kendimizi hayırdan mahrum etmeye de yanaşmayız.” (Kurtubî, el-Câmi‘, XIII, 296)

İşin gerçeği şu ki:

Kasas Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Kasas Suresi 53. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...