Kasas Suresi 57. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Kasas Suresi 57. ayeti ne anlatıyor? Kasas Suresi 57. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Kasas Suresi 57. Ayetinin Arapçası:
وَقَالُٓوا اِنْ نَتَّبِعِ الْهُدٰى مَعَكَ نُتَخَطَّفْ مِنْ اَرْضِنَاۜ اَوَلَمْ نُمَكِّنْ لَهُمْ حَرَمًا اٰمِنًا يُجْبٰٓى اِلَيْهِ ثَمَرَاتُ كُلِّ شَيْءٍ رِزْقًا مِنْ لَدُنَّا وَلٰكِنَّ اَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
Kasas Suresi 57. Ayetinin Meali (Anlamı):
Müşrikler: “Eğer biz seninle beraber İslâm dinine girecek olursak, yerimizden yurdumuzdan sökülüp atılırız” dediler. Oysa onları, bir lutfumuz olarak her türlü ürünün toplanıp kendisine taşındığı dokunulmaz, mukaddes ve güvenli bir beldeye biz yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bunun farkında değil!
Kasas Suresi 57. Ayetinin Tefsiri:
Rivayete
göre müşriklerden Haris b. Osman, Resûl-i Ekrem (s.a.s.)’e gelmiş ve: “Biz
biliyoruz ki şüphesiz sen hak üzeresin. Fakat biz bir yiyimlik başız. Sana tabi
olup da Araplara muhalefet ettiğimiz takdirde onların bizi yerimizden
yurdumuzdan çıkarmalarından, çarpıp kapışıvermelerinden korkuyoruz” demişti.
(Taberî, Câmi‘u’l-beyân, XX, 115)
Cenâb-ı
Hak, onların bu korkularının asılsızlığına ve haksızlığına şöyle cevap
vermektedir:
›
Allah Teâlâ Mekke’yi harem bölgesi ilan etmiş ve orasını emniyetli
bir mahal kılmıştı. Arap Yarımadası’nın en güvenli şehri Mekke idi. Bütün
Arapların saygı duyduğu ve ziyarete can attığı Kâbe oradaydı.
Âyet-i
kerîmede buyrulur:
“Çevrelerindeki
insanlar yakalanıp götürülürken ve malları yağma edilirken, yaşadıkları
Mekke’yi can ve mal emniyeti bakımından güvenilir ve mukaddes bir Harem bölgesi
kıldığımızı görmezler mi? Buna rağmen onlar hâla saçma ve asılsız inançlar
peşinde koşarak, Allah’ın nimetlerine karşı nankörlüğe devam mı edecekler?” (Ankebût
29/67)
›
Ataları Hz. İbrâhim’in: “Rabbim! Burayı emniyetli bir belde
kıl; halkından Allah’a ve âhiret gününe iman edenleri de çeşit çeşit
mahsullerle rızıklandır!” (Bakara 2/126) duası bereketiyle, dağlar arasında
kurak bir yer olan Mekke’ye dünyada yetişen bütün meyveler ve sebzeler Allah’ın
bir lütfu olarak akmaktaydı. İman ettikleri takdirde ilerde bu mahsuller her
taraftan daha fazlasıyla toplanıp getirilecektir. Dolayısıyla âyette hem mevcut
durum ifade edilmekte, hem de geleceğe bir işarette bulunulmaktadır. Bu, onlara
Allah’ın bir ikramıdır; fakat onların çoğu Allah’ın nimetlerinin ve
müjdelerinin kıymetini bilmemekte, Allah’tan korkmaları lazım gelirken
başkalarından korkmaktadırlar.
›
Kaybetme korkusuyla haktan yüz çevirip bâtıla yapıştıkları dünya
refahı, zenginliği, mal ve serveti fânidir. Gelip geçicidir. Belki de
helaklerinin sebebi olacaktır. Nitekim bu refah ve servetlere bir zamanlar Âd,
Semûd, Sebe’ ve Medyen kavmi gibi toplumlar da sahip olmuşlardı. Bunlar
şımardıkları için ilâhî azap kamçısı tepelerine inivermişti. Mal ve servetleri
onları azaptan kurtaramamıştı. O halde bunlar da, önceki şımarık kavimler gibi
günah ve kötülüklerde ısrar ederlerse, dikkatli olsunlar, sahip oldukları
emniyeti kaybedip öncekilerin karşılaştığı azapla karşılaşabilirler.
Yûnus
Emre der ki:
“Tutmaz
olur tutan eller
Çürür
şol söyleyen diller
Sevip
kazandığın mallar
Vârislere
kalır bir gün.”
›
Önceki helâk edilmiş topluluklar da zulüm ve ahlâksızlığa
dalmışlardı. Onları son bir kez uyarmak için Allah peygamberlerini gönderdi.
Fakat onlar buna kulak bile asmadılar. Aynı şey bunlar için de söz konusudur.
Şimdi bunlar da büyük bir zulüm ve ahlâksızlık girdabında bulunmaktalar ve
bunları uyarmak için de bir Peygamber gelmiş durumdadır. Eğer ona iman etmez,
küfür ve inkârlarında ısrar ederlerse, refah ve rahatlarını korumak yerine
onları tehlikeye atmış olacaklar. Ayaklarına gelen bu nimeti teptikleri
takdirde, korkup durdukları yıkıma uğrayacak ve yok olacaklardır.
Yurtlarından
çıkarılmaktan korkan müşriklere cevaplar devam ediyor:
Kasas Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Kasas Suresi 57. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...