Kasas Suresi 88. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Kasas Suresi 88. ayeti ne anlatıyor? Kasas Suresi 88. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Kasas Suresi 88. Ayetinin Arapçası:

وَلَا تَدْعُ مَعَ اللّٰهِ اِلٰهًا اٰخَرَۢ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ۠ كُلُّ شَيْءٍ هَالِكٌ اِلَّا وَجْهَهُۜ لَهُ الْحُكْمُ وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ

Kasas Suresi 88. Ayetinin Meali (Anlamı):

Allah ile beraber başka bir ilâha yalvarma! Çünkü O’ndan başka ilâh yoktur. O’nun zâtından başka her şey yok olacaktır. Hüküm yalnız O’na aittir. Siz de sonunda O’nun huzuruna çıkarılacaksınız.

Kasas Suresi 88. Ayetinin Tefsiri:

Peygamberlik vehbîdir. Allah dilediği kuluna bu rütbeyi nasip eder. Hz. Mûsâ, ailesiyle birlikte Medyen’den Mısır’a dönerken geceleyin Tur dağının sağ yamacından bir ağaçtan gelen ilâhî nidayla ansızın ve daha önce hiçbir peygamberlik beklentisi içinde olmaksızın bu rütbeye seçilmişti. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) de, âyetin beyânıyla bu yönde hiçbir beklenti içinde değilken Hıra dağında Cebrâil (a.s.) ile ansızın karşılaşmış ve peygamber olduğunu ilk defa onun lisanından duymuştu. O bakımdan bir insana peygamberlik verilmesi ve kitabın indirilmesi ancak Allah’tan bir rahmettir. Hem peygamber olan şahsa, hem de o şahsın gönderildiği topluma büyük bir rahmet tecellisidir. Çok büyük bir nimettir.

Bu nimete şükrün şartları:

  Kâfirlere arka çıkmayacak, topluluklarına katılıp küfürlerine kuvvet ve destek vermekten katiyen uzak duracak.

  Kâfirler o rütbe sahibini, Allah’ın âyetlerinden alıkoymaya güç yetiremeyecekler. Hangi şartlar altında olursa olsun, Allah’ın âyetlerine tâbi olacak; hiçbir şekilde o âyetlerin gereğinden taviz vermeyecek. Kendine gelen âyetlerin tebliğinden, tatbikinden asla vazgeçmeyecek.

  İnsanları Rabbine kulluğa ve tevhide davet edecek.

  Müşriklerden olmayacak; Allah’tan başka hiçbir ilâha yalvarmayacak, kulluk yapmayacak.

Çünkü Allah’tan başka ilâh yok; sadece O vardır. O’nun zâtından başka her şey yok olucudur. Zira O’ndan başka her şeyin varlığı kendinden değil, Allah Teâlâ’ya bağlıdır. Bu sebeple onlar, her an yok olmayı kabul edici ve yok olmaya hazır olmakla aslında yok demektir; yahut neticede yok olacaktır. Şâirin,“Bir değirmendir bu dünya öğüdür bir gün bizi” (Câhidî) dediği gibi dünya değirmeni, değirmenin buğdayı öğütüp un hâline getirmesi gibi sabah akşam taşları arasında içindeki  tüm canlıları âheste âheste öğütecektir. Sadece Allah zatında diri, ezelî, ebedî ve varlığı kendinden olarak devam edecektir. Diğer bir mânaya göre, “vech”, “kastedilen ve yönelinen yön” mânasına olarak: “O’nun yüzünden, yani O’nun rızâ ve hoşnutluğunun kastedildiği yönden başka, her şey helaktedir” demek olur. Bu mâna, âhiret nimetlerinin fani olmayıp ebedî olduğunu haber verir. Yaratıkları hakkında istediği hükmü koyma ve karar verme yetkisi ve kudreti yalnız O’na aittir. O’ndan başka hüküm koymaya ve kanun çıkarmaya kalkışanların hepsinin hükmü bozulur; ancak O’nun ki bozulmaz. Nihâyet bütün herkesin dönüşü de O’nadır. Herkes ölümünden sonra O’nun huzuruna götürülecek, hesaba çekilecek, ona göre ceza veya mükafatı ne ise onu alacaktır. Onun hükmüne, irade ve kudretine boyun eğmeyecek hiçbir varlık yoktur. Hak katında makbul din İslâm’ın, bütün peygamberlerin lisanıyla insanları sadece tek ilâh olan Allah’a kulluk edip, O’na hiçbir şeyi ortak koşmamaya çağırmasının sırrı da budur!

Şimdi, Allah katında kabul edilecek imanın nasıl bir iman olduğunu ve böyle bir imanı elde edebilmek için hicret ve cihad dâhil nasıl bir gayret ve sabır göstermek gerektiğini örnekleriyle açıklamak üzere Ankebût sûresi geliyor:

Kasas Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Kasas Suresi 88. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...