Abidevi Şahsiyetler

Dakik ve Ölçülü Gönül İnsanı

Musa Topbaş Efendi'nin hayatı tertip, düzen ve intizâm üzere bir hayattı. O, âdeta bir ölçü insanıydı. Yemesinde, içmesinde, kıyafetinde, ibadetinde, infâkında,

Gerçek Bir Vefa Örneği: "sahibü'l Vefa"

Mûsâ Efendi Hazretleri, sayısız güzel vasıfları üzerinde taşıyan “Muhammediyyü’l-meşreb” büyük bir Allah dostu idi. Ancak ondaki vefâ duygusu bir başka idi. Bu

Şems, Mevlânâ’ya Ne Öğretti?

«Şems Mevlânâ’ya ne verdi? Ne öğretti?» sorularının cevabı esas mevzudur. Bu da Şems’in ona aklın esâretinden kurtulmanın yollarını öğretmesidir. Çünkü aklın hu

İbadet, İnsanı Cennete Götürür

Mûsâ Topbaş Efendi Hazretleri’nin hayatındaki anahtar kelimelerden biri de hiç şüphesiz ki “tâzim” idi. Ulaştığı mârifet-i ilâhiyyenin netîcesi olarak, Cenâb-ı

Kur'an'da Adı Geçen Tek Hanım

Cenâb-ı Hak, Kur’an-ı Kerîm’de mü’min veya kâfir çeşitli insanların isimlerini zikreder. Bu insanlar içerisinde ismi doğrudan zikredilen tek hanım, Hazret-i Mer

Mimar Sinan'ın Asırlardır Çözülemeyen Mimari Dehası

Mimarlık tarihinin mihenk taşı Mimar Sinan, eserlerindeki ustalık, mühendislik, ince işçilik ve asırlardır çözülemeyen mimari dehasıyla hayranlık uyandırıyor.

Mektupla Manevi Terbiye

Muhterem Üstad Musa Topbaş Efendi, bir terbiye usûlü olarak, mektup ve tebrikleşmeyi de en güzel şekilde değerlendirirdi.

Fatih Sultan Mehmet Nasıl Eğitim Gördü?

Daha küçük yaşlardan itibaren titiz bir eğitimden geçen Fatih Sultan Mehmet, gönül eğitimini Akşemseddîn -kuddise sirruh- Hazretleri’nin mânevî terbiyesinde ikm

Bir Allah Dostunun Dünya Hayatına Bakışı

İlâhî muhabbet deryâsına dalmış bir Hak âşığı olan Bâyezîd-i Bistamî -rahmetullahi aleyh-, gerçek zâhidlerin, dünyaya "kesben değil kalben" değer vermeyenler ol

Mehmet Akif’in İbretlik Sadakati

Vatan ve İslam şairi Mehmet Akif'in sözünde sadakatini, kaliteli bir şahsiyet oluşunu anlatan gerçek bir hikâye...

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.