Abidevi Şahsiyetler

Tevazuda Zirve

Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri’nin mânevî makâmı yükselip Cenâb-ı Hakk’a yakınlığı arttıkça tevâzuu da artmıştır. Kalbini dâimâ kontrol etmiş, gaflete düşüp de Cenâ

Pek Çok Nafile İbadetten Faziletli

İmâm-ı Rabbânî Hazretleri bir mektubunda şöyle yazmıştır: "Fazîlet, Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in şerefli sünnetine uymaya; meziyet de O’nun getird

Mevlânâ Halid-i Bağdadi Hazretlerinin Faziletleri

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri devamlı Cenâb-ı Hakk’a ilticâ ve tazarrû hâlinde bulunurdu. Sıkıntı ve meşakkatlere tahammül gösterirdi.

İstikamet Bin Kerametten Hayırlıdır

Sevenlerini dâimâ istikâmete ve sırât-ı müstakîm üzere bulunmaya teşvik eden Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri, bir mektubunda şöyle buyurur...

Allah Dostunun Hikmetli Şiirleri

İlim ve tasavvufta zirve bir şahsiyet olan Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri’nin şiir sahasında da müstesnâ bir liyâkati vardır. Yazdığı şiirler, onun rûhî derinliğini

Tasavvufu Şeri Çizgilere Oturttu

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri’nin, tasavvuf yolundaki tesiri ve nüfûzu çok büyüktür. Öyle ki, Nakşîlik yolu, kendisinden sonra âdeta Hâlidîlik olmuş ve bu

Necip Fazıl Kısakürek Sözleri

En güzel ve en anlamlı Necip Fazıl Kısakürek sözlerini sizler için derledik... Sözlerin altında Necip Fazıl Kısakürek'in hayatı, kendi sesinden şiir ve hitabesi

Alimlerin İntisab Ettiği Allah Dostu

Mevlânâ Hâlid Hazretleri’nin dergaha gelişi ile gidişi arasındaki fark, ne kadar  büyüktü. Abdullah Dehlevî Hazretleri, bu güzîde talebesini bizzat yolcu etti.

Hakka Vasıl Olmak İçin Ne Yapmalı?

Mevlânâ Hâlid Hazretleri, bir sene süren yolculuktan sonra Delhi’ye (Cihânâbâd’a) vardı. Yol için yanına aldığı bütün eşyâyı fakirlere infâk etti.

Hz. Peygamber'in İsminin Murakabesi

Abdullah Dehlevî Hazretleri, gönlü Peygamber aşkıyla dolu bir Allah dostu idi. Yanında ne zaman Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in ism-i şerî

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.