Abidevi Şahsiyetler

Allah'ın Veli Kulları Nazar Eder mi?

Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri buyurur: “Allâh’ın velî kullarını sev, sevgini belli et ve kendini onlara sevdir ki, onlar da seni sevsinler. Allah Teâlâ her gün v

Sünnete Bağlı Bir Allah Dostu

Hakk’a vuslat yolunda mesâfe alabilmek; ancak Kur’ân-ı Kerîm’in hükümlerine itaat etmeye, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in Sünnet-i Seniyye

Hesaba Çekilmek İsteyen İnsan

“Bütün insanlar hesaptan kaçarlar, ben ise Cenâb-ı Hak’tan beni hesâba çekmesini istiyorum.” diyen Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri neden hesaba çekilmek istediğini

Gerçek Dindar

Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri’ne göre zâhid, hiçbir mal ve mülke sahip olmayan kişi değildir. Lâkin asıl zâhid, malını mülkünü kendine izâfe etmeyen, hakîkatte h

Altın Silsile'nin 15. Mürşid-i Kâmili

Kendisine kadar “Hâcegân” ismiyle tanınan tasavvuf yolunu, nakşettiği silinmez mühürle “Nakşibendiyye” yapan büyük bir mürşid…

Bir Allah Dostunun Nezih Gençliği

Bâyezîd-i Bistâmî -rahmetullβhi aleyh- daha çocukken, ilerde büyük bir Allah dostu olacağının emârelerini sergiliyordu. Her hâl ve hareketi ölçülü, sözleri hikm

Bayezid-i Bestami Hazretlerinin Harikulade Hâlleri

Bâyezîd Hazretleri’nin hârikulâde hâlleri, daha doğmadan başlamıştı. Annesi ne zaman ağzına şüpheli bir lokma alacak olsa bebek tepinmeye başlar, lokmayı ağzınd

Boş Giden Boş Döner

Meşhûr menkıbelere göre Yûnus Emre, çok fakir bir kimse olup geçimini çiftçilik yaparak temin etmekteydi.

Süleyman İbni Surad (r.a.) Kimdir?

Süleyman İbni Surad (r.a.) uzun ömürlü, ibadete düşkün, kahraman bir sahabi!..

Halk İçinde Hak İle Beraberlik Yolu

Nakşibendî yolunun büyükleri tarih boyunca topluma ve insanlara faydalı olmak için çalışmışlar, “halvet der encümen” yani halk içinde iken Hak Teâlâ ile beraber

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.