Abidevi Şahsiyetler

Koca Orduları Dize Getiren Padişah

Yavuz Sultan Selîm Han, yapılan hatâ ve gâfilâne hareketlere karşı son derece celâlli bir pâ­di­şahtı. Ancak bu celâli de, cemâli gibi şerîat dâi­resi içinde er

"mekke ve Medine'nin Hizmetçisi"

Yavuz Sultan Selim'in Mısır'a düzenlediği seferde yaşanan birbirinden ilginç olaylar...

Yavuz 'islam Birliği' Hamlesini Neden Yaptı?

Yavuz Sultan Selîm Han, tahta geçer geçmez, sür’atle icraata başladı. O sıralarda Azerbaycan, Irak ve İran’ı eline geçirmiş olan Şah İsmâil, Anadolu’yu tehdid e

Emsalsiz Bir Cengâver Hâkan

Altı yüz yirmi senelik muhteşem Osmanlı Devleti’nin Yavuz Sultan Selîm Hân’a âit olan kısmı, sadece sekiz seneciktir. Onun bu kadar kısa bir zaman içinde elde e

Yavuz Sultan Selim'in Kardeşine Sevgisi

Yavuz, Sultan Selim mâlûm ve meş­hur celâdetine rağmen, aynı zamanda çok hassas ve ince ruhlu bir insandı. Devletin bekàsı için  kardeşi Korkut’u bertaraf etmey

Yavuz Sultan Selim'in Gerçek Niyeti Neydi?

İslâm Vahdetini Tesis Eden Eşsiz ve Çilekeş Cihangir, Hâdimü’l-Harameyni’ş-Şerîfeyn Yavuz SultAn Selîm Han (1470-1520) kimdir? İşte kendi ağzından cevabı...

Evliyalar, Alimler, Arifler Şehri

Ta­rihte; ilmi, tâkvâsı, merhameti, vakarı ve hilmi ile meş­hur olan Bâ­ye­zîd-i Velî, ulemâ ve evliyâya çok hürmet gösterirdi. Onun bu is­ti­kâ­mette kullandığ

İslam'ın Ruhu Bu Eserlerde Hayat Buldu

2. Bâyezîd’in ardından İslâm toprakları nasıl yirmi dört milyon kilometrekareye ulaştıysa, aynı şekilde İslâm sanatı da zirveye tırmanmıştır. Bu anlayış sâ­ye­s

"bütün Dünyayı Verseniz Dinimi Değiştirmem!"

Sultan 2. Bâyezîd-i Velî Han, 1481 yılında pâ­di­şah olduktan sonra, saltanatının ilk 14 yılını kardeşi Cem Sultan ile uğraşmakla geçirdi. Bu durum da, hris­ti­

Yavuz Sultan Selim'in En Yakın Dostu Hasan Can

Yavuz Sultan Selim Han’ın yanından ayırmadığı sırdaşı, dostu Hasan Can’ın Bursa’daki isimsiz mezarı vefa bekliyor.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.