Cemiyet Hayatımız

Kalbinin Sesine Kulak Ver

İçimizde farklı sesler dolaşır; aklın sesi, nefsin sesi, şeytanın fısıltısı, vicdanın sesi ve gönlün sesi gibi. Çoğu zaman bu iç gürültü, insanı huzursuz eder,

Çoğu İnsanın Aldandığı İki Nimet

İbni Abbas radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “İki nimet vardır ki, insanların çoğu bu nimetle

En Tehlikeli Sarhoşluk

İhlâsa erişmek, halkın takdir ve kınamasından endişe etmeyi bırakıp yalnızca Allah rızâsına tâlip olabilmek için, ehemmiyetli bir tedbir de, hâlini gizlemektir.

Kızarak Değil İkna Ederek Vazgeçir

İnsanı iknâ ile ve empatik bir yaklaşımla terbiye etmek, hem fıtrî, hem insânî, hem de medenî bir terbiye yoludur. Muhatabı daha dinlemeden ve konuşturmadan, kı

Helal Kazanç Hususunda Ebu Hanife Gibi Ol!

Bir Müslüman, İslamiyet'i söz ile temsil ettiği gibi hâl dili ile de temsil etmeli. Müslümanlığı hâl ile yaşamalı. Şüphesiz ki bunun önemli alâmetlerinden biris

Af ve İhsanın Fazileti

Af iki dünya saadetiyken, kin iki dünya esaretidir. Af sağlıkken, kin marazdır. Çünkü duyguların merkezi olan kalp, af ve ihsana göre programlanmıştır.

Gençleri Bekleyen Tehlike! Sanal Ateistler

Küresel ölçekte internet üzerinden faaliyet gösteren binlerce bilinçli ateist kişi ve topluluk var. Bunlar oluşturdukları internet websiteleri, forumları, blogl

Rızkımı Veren Hüda’dır Kula Minnet Eylemem

Rızık da ecel gibi insan daha dünyaya gelmeden Rabbimiz tarafından belirlenmiştir. Ecel nasıl kesin ise rızık da öyle kesindir ve herkesin rızkı tıpkı eceli gib

Bana Allah'ım Yeter

Kardeşimsen, iyi bil ki ben bir garîbim ve her dem, yapacağın iyiliklerle sevinip ferahlamak dilerim. Zorda kalırsam, hiç çekinmeden, saf ve temiz bir gönülle v

Mal-mülk Düşkünü Sahabinin Acı Sonu

Cenâb-ı Hakk'dan bir şey isterken onun hakkımızda hayır mı, yoksa şer mi olduğu hususunda aklımıza gereğinden fazla güvenerek ısrarcı olmak yerine talebimizin i

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.