PEYGAMBERİMİZ

Ebu Ubeyde Bin Cerrah (r.a.)

Peygamber Efendimizin “Emînü’l Ümme” övgüsüne mahzar ve Aşere-i Mübeşşere’den biri olan Ebü Ubeyde bin Cerrah radıyallahu anh Kureyş’den ve Benî Fihr aşiretinde

Semûre Bı̇n Cündeb (r.a.)

Yaşının küçük olmasına rağmen iman, cesaret ve azminin büyüklüğü sayesinde Peygamber Efendimizi, Uhud savaşına katılıması konusunda ikna etmeyi başaran Semure b

Peygamberimizin Çocuklarla İletişimi Nasıldı?

Peygamberimizin çocuklarla olan muhabbeti nasıldı? Peygamberimiz çocuklara nasıl davranırdı? Bu konuyla ilgili sahabeler neler anlatıyor? Peygamberimin çocuklar

Vehb B. Kabus El-Müzeni (r.a.) Kimdir?

Peygamber Efendimizin hoşnutluğunu kazanıp diğer sahabileri kendine gıpta ettiren Vehb B. Kabus El-Müzeni (r.a.) Hazretlerinin şehadeti ve ardından yaşananlar.

Kimlere Gıpta ve Haset Edilir?

Bir Müslüman haset ve gıpta eder mi?  Kimlere haset ve gıpta edilir? Peygamberimiz bu kişilerle alakalı ne buyurmuştur? Bu kişilerin hasletleri yani özellikleri

Allah'ın Hayır Murat Ettiği Kişiler

Allah'ın hayır murat  ettiği kişiler kimlerdir? Bu kişiler Allah hangi konuda ilim verir? Peygamberimiz herkese dini aynı şekilde anlatmış olmasına rağmen bazıl

Peygamberimizden Eğitimcilere Nasihat

Peygamberimizin eğitim yöntemi nasıldı? Peygamberimiz talebeleri ve sahabeleri sıkılmasın diye hangi yöntemi kullanırdı? Bu konu ile ilgili hadisler, ayetler ve

Sad İbni Muaz (r.a) Kimdir?

Sa’d İbn Muaz radıyallahu anh Evsîlerin reisi, ehl-i Bedir’den, Ensarın büyüklerinden olup; muhacirlerin arasında, Ebû Bekri’s Sıddîk radıyallahu anh ne makamd

Veda Haccında Peygamberimizin Ümmete Önemli İkazı

Veda haccında Peygamberimiz sahabelere neler sormuştur? Peygamberimiz veda haccında bizlere hangi ikazda bulunmuştur? İkaz ettikten sonra bizlerden ne istemişti

İlim Meclisinden Yüz Çevirenden Allah Yüz Çevirir

Peygamberimizin huzuruna gelen ve değişik tavırlar sergileyen kimseleri Peygamberimiz nasıl tanımlamıştır? Bu üç kişinin sonuncusundan Allah neden yüz çevirmişt

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.