PEYGAMBERİMİZ

Rasûlullah'ın Kur'ân-ı Kerîm Hassâsiyeti

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- en çok Kur’ân talebeleri olan ashâb-ı suffe ile meşgul olurdu. Açlık ve yokluk zamanlarında bile onlara Kur’ân

Huleyde Binti Kays (ra) Kimdir?

 Huleyde binti Kays radıyallahu anhâ Ensar hanımlarının ilklerinden... Kocası ile birlikte Mekke’ye gelerek ikinci Akabe görüşmesinde Rasûlullah sallallahu aley

Süt Kadar Temiz İman

Abdullah bin Mes’ud (r.a) çobanlık yaparken Rasûlullah (s.a.v) ile Ebû Bekir'in (r.a) müşriklerden kaçarken şahit olduğu hadiseyi naklediyor.

Asr-ı Saadette İbadet Titizliği

Asr-ı Saâdet toplumu, ibadetlerini büyük bir îtinâ ile îfâ eder, ancak hiçbir zaman kendilerini bu hususta yeterli görmezlerdi. Onlar dâimâ "Korku ile ümit aras

Bir Hür ve Bir Köle

Dr. Murat Kaya'nın Hz. Ebû Bekir'den 111 Hayat Ölçüsü kitabından "bir hür ve bir köle" pasajını istifadenize sunuyoruz.

Şifâ Binti Abdullah (ra) Kimdir?

 Şifâ binti Abdullah radıyallahu anhâ Mekke’de hicretten önce İslâm’la şereflenen bir hanım sahâbî!.. Cahiliye döneminde de insanlara hizmet etmeyi seven, akıll

Fatiha Suresinde Her Hastalığa Şifa Var

Kur’ân-ı Kerîm, ashâb-ı kirâmın hayatına öylesine girmişti ki, onlar her hususta Allâh’ın kelâmına mürâcaat eder olmuşlardı. Hastalıklar karşısında şifâ taleb e

O İltifata Mazhar Olan Tek İnsan

Sahabî, Peygamber Efendimiz'e olan sevgilerinde ötürü söze başlarken "Anam babam sana fedâ olsun Ya Resulullah" derdi. Peygamberimiz tarafından bu iltifata mazh

Ümmü Kühhâ (ra) Kimdir?

 Ümmü Kühhâ radıyallahu anhâ hakkında ferâiz âyetleri nâzil olan bir hanım sahâbî... Cahiliye devrinin kötü âdetlerinden birinin ortadan kalkmasını vesile olan

Sahabe Kur'ân'ı Nasıl Anladı?

Sahabe-i Kiram Kur'ân- ı Kerim'i nasıl anladı? Kur'ân'ı öğrenirken nelerle karşılaştı? İşte ashab-ı kiramın Kur'ân'la yaşadıkları yolculuk...

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.