Hac

Harameyn Muhabbeti ve Hasreti: Surre Alayı

Surre Alayı, Osmanlı döneminde İstanbul'dan Mekke ve Medine'ye yardımlar ve armağanlar götüren topluluk olarak biliniyor. İşte Surre Alayı ile ilgili her şey...

Hacc'ın Gâyesi

Hac; mal ve sıhhat yönüyle gücü yeten bir müslümanın, ömründe bir defa belirli günlerde Mekke’deki Kâbe’yi ziyaret ederek ve bâzı rükûnları yaparak îfâ ettiği b

İlk Hac Kafilesi 21 Ağustos'ta Yola Çıkıyor

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen 2015 yılı hac organizasyonunun detayları açıklandı. Diyanet İşleri Başkanlığı Hac ve Umre Hizmetleri verilerine

Hac ve Umreyi Ardı Ardına Yapmanın Fazileti

Unutmamak gerekir ki, hayat nîmeti insanoğluna bir defâya mahsus olarak lutfedilmiştir. Ölüm de, Allâh’ın bütün fânîler için zarûrî kıldığı bir kânundur.  Zaman

Umrede Hilton’da Kalmak Neler Öğretiyor?

Prof. Dr. Ethem Cebecioğlu, umrede Hilton'dan Kabe'ye yaşadığı yolculuğu anlatıyor.

Mescid-i Nebevî'de Türkçe Hutbe Dönemi Başlıyor

Mescid-i Nebevi'de verilen cuma hutbelerinin, Türkçeye anlık tercümesine başlandı.

Osmanlı'da Mescid-i Nebevî'ye Hürmet

İslâm târihinin sahâbe ve tâbiîn devrinden sonra en ihtişamlı safhasını teşkil eden ecdâdımız Osmanlı, pâdişâhından çobanına kadar bütün halkının eşsiz bir Peyg

Hac ve Umrede Medine-i Münevvere Ziyareti

Hac ve umre ibâdetlerinin başlangıcında veyâ nihâyetinde, Medîne-i Münevvere’de ziyâret ettiğimiz Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in makâmı; kalbin, il

Teslimiyet Nedir, Nasıl Olmalıdır?

Hac, prog­ra­mı iti­bâ­riy­le, in­sa­nı kal­bî has­sâ­si­yet­le­re yön­len­di­rir. Nitekim Beytullâh, İbrâhim -aleyhisselâm- ve âilesinin tevekkül ve teslîmiyet

Kâbe-i Muazzama'daki Ziyaret Edilecek Yerler

Mü’­min­le­rin kıb­le­si Kâ­be-i Mu­az­za­ma, Ce­nâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Ke­rîm’de: “…Sec­de et ve yak­laş!” (el-Alak, 19) buy­ru­ğu ile ikâ­me­si­ni em­ret­ti­

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.