HAYATIMIZ

Neden Az Gülüp Çok Ağlamalıyız?

Allah Teâlâ Tevbe sûresi’nin 41. âyetinde “Az gülsün çok ağlasınlar!” buyurmaktadır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Benim bildiklerimi bilseydiniz, mutlaka az gü

Korku ve Ümit Arasında Yaşamak

İyi bir Müslüman hayatı, ancak korku ile ümit arasında (beyne’l-havf ve’r-recâ) yaşanandır. Bazen cemâl bazen celâl sıfatlarını düşünerek Allah Teâlâ’ya karşı s

Uzak Durulması Gereken 3 İnsan Tipi

Hazret-i Ali’nin şu nasihati ne güzeldir: Şu üç kişiyle irtibatını kes... Hz. Ali'nin irtibatını kes dediği, uzak durulması gereken 3 insan tipi hangisidir?

Keşke Dememek İçin Ne Yapmalıyız?

Müslüman zeki ve gayretlidir. Bu sebeple dünya hayatını ahiret hayatının bir sermayesi olarak kullanır. Kıyamet günü dünyada yapamadıklarına keşke dememek için

Gelişen İmkanların İyi ve Kötü Yanları

Bugün gelişen imkânlarla muvâzî olarak, hayrın da şerrin de yolları kolaylaştı. Bu kolaylıklar, infâka, hayra ve hizmete sarf edilmezse; nefsâniyete, hodgâmlığa

Bir Yılın Muhasebesi Nasıl Yapılmalı?

Geçen sene aramızda olan bazı dost, akraba, âbilerimiz vardı, onlar bu sene yok. Mülüman, bir yılın muhasebesini yaparken dikkat etmesi gereken en önemli husus;

Gençken Kendine Sorman Gereken 12 Soru

Bir genç sabah uyandığında kendisine hangi soruları sormalı ve cevapları vermeli? Gençlere 12 maddede kendisine sorması gereken soruları sıralıyoruz.

Cömertliğin En Yüksek Mertebesi

Öncelikle bir toplumun ileri gelenleri yoksula ve fakire sahip çıkmalı, şayet imkânları elvermiyorsa, o zaman başkalarından yardım istemelidir. Misafire ikram e

Neden Kaybediyoruz?

Fedâkârâne gayret edildikçe zaferler ve fetihler nasîb oldu. Lâle Devri’ndeki gibi rahata düşkünlük peydâ oldukça, ardından büyük hezimetler geldi. Peki bu büyü

Kulluğun Özü İbadetin Ruhu

İnsan, kulluk için yaratılmıştır. Kulluktan bahsedilen bir yerde de duâdan bahsetmemek mümkün değildir. Zira duâ, Allah ile kul arasında mânevî bir bağdır. Duâ;

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.