Gönül, öyle mûcizevî bir yaratılışa sahip ki, onda şifâhâne de var, çilehâne de... Gül bahçeleri de var, ateş çukurlarında yanmak da… O ateşlerde pişip kemâle e
Her hastalıkta olduğu gibi manevî hastalıklarda da erken teşhis önemlidir. Hastalık derinleşip bütün benliği sardıktan sonra hayata geri dönüş kolay olmayacaktı
İhlâs, amelleri sırf Allah rızâsı için îfâ etmek ve onlar üzerine nefsânî gâyelerin gölgesini bile düşürmemektir. Başta riyâ ve ucub olmak üzere kalbimizi her t
Bir mü’min, din kardeşleriyle alâkadar olmalı, onları düşünmeli, dertleriyle dertlenmelidir. Hattâ kendisinden evvel onların ihtiyacını gidermeye çalışmalıdır.
İslam'da kadın ve erkeğin birbirlerine karşı görevlerini konu edinen ayet ve hadis-i şerifleri, açıklamalarıyla beraber Riyazü's Salihîn'den yararlanarak bir ar
Cömertlik, elde var olanı, ondan mahrum olana ikram etmektir. Cömertliğin zirvesi ise “îsâr”dır.
Bir mü’min, mânen kemâle erebilmek için evvelâ tevâzû sahibi olmalıdır. Zira kendini mükemmel kabul edenler, kusur ve eksiklerini düzeltmeye yönelmezler. Çünkü
Merhamet, insanlığımızın bu âlemdeki en mûtenâ cevheridir ki bizi kalben Hakk’ın vuslatına erdirir. Merhametli mü’min; cömert, mütevâzı, hizmet ehli ve aynı zam
İslâm her hususta adâlete riâyeti emretmiştir. İnsanlar adâleti hâkim kıldıklarında, Allâh’ın râzı olduğu huzurlu ve rûhânî bir kulluk hayâtı yaşarlar. Böylece
İbadetlerin zâhirî şartları kadar bâtınî şartları da ehemmiyetlidir. Nasıl ki namaza, tahâret, abdest gibi zâhirî şartlar ikmâl edilmeden başlanamazsa; ihlâs, h
İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)
...Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.
“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.
İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)
Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.
Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)
Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.
Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)
Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.
İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.
İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.