HAYATIMIZ

Yaşadığımız Manevi Huzursuzlukların Sebebi

Maalesef günümüzde, mahremiyet hassasiyetinin zaafa uğradığı, daha ziyade varlıklı kimselerin çağrılıp fakir-fukarânın unutulduğu, âdeta israf çılgınlığına ve g

Mü'minin En Büyük Kerâmeti

Müʼminin en büyük kerâmeti; “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol…” (Hûd, 112) âyet-i kerîmesine itaat ederek, Allah rızâsı istikâmetinde bir hayat yaşamasıdır. Yani h

Kötü Huyları İyi Huylara Dönüştüren Yol

Bizim yolumuz büyük velîler yolu. Alelâde, düzmece yapılmış bir yol değil. Abdülkâdir-i Geylânî Hazretlerinin, Şâh-ı Nakşibend Hazretlerinin ve emsali gibi Cenâ

İnsan Neden Pişmanlık Duyar?

Peygamber Efendimiz, eldeki zamanın kıymetini bilip hayırda yarışmayı teşvik eder ve ashâbına tavsiyelerde bulunurdu.

Cehennem Ateşinin Yakmayacağı İki Göz

İki göz vardır ki, cehennem ateşi onlara dokunmaz.

Gönül Yapmak ve Gönül Kazanmanın Kıymeti

Altından, gümüşten, elmastan ve yakuttan daha kıymetli birşey varsa o da kazanılmış bir gönüldür. Her ne yaparsak yapalım gönül kırmamaya dikkat edelim. Bir gön

Kötülükle Savaşmayı Beceren Kimseler

İyiliği emredip, kötülükten sakındırmak bir seviye işidir. Bunu ancak ne söylediğini, ne zaman, nerede ve nasıl söylemesi gerektiğini bilen ehliyetli kişiler ya

Manevi Sohbetlere Düzenli Devam Etmenin Önemi

Tasavvuf yoluna samimiyet ve gayretle giren kişinin ahlâkı güzelleşir, kendisinde güzel huylar tecellî eder. Ancak bunlar da, evrâdını büyük bir feyz ve huzur i

Lüks İsraf mıdır?

Lüks israf mıdır? Mülk üzerinde ne kadar tasarruf sahibiyiz? Emanetçi olarak verilen zenginlik nimetini nasıl paylaşmalı ve nelerde kullanmalıyız? Zengin bir ku

Nefsimize Karşı Yapabileceğimiz Tek Şey!

Hak dostu ârif kullar, nefislerine karşı dâimâ teyakkuz hâlinde bulunmuş, en ufak bir gurur, kibir ve enâniyet durumunda derhâl kendi nefislerine haddini bildir

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.