Hikâyeler

Kendimizi Tanıtan İki Hakikat

İnsanın iç âleminde hem Hazret-i Mûsâ ve hem de Fir’avun bulunmaktadır; o hâlde kendimizi tanımak için tarihte sâbit olmuş hakikatleri ile hayrın ve şerrin bu i

Hazreti Musa’nın Firavun’a Verdiği Öğüt

Hazret-i Mevlânâ, Mûsâ -aleyhisselâm-’ın firâsetteki derinliğini, buna mukâbil Firavun’un ise nefsânî bir hayatın içinde nasıl ahmaklaştığını beşerî idraklerin

Fertleri ve Toplumları Yakan Musibet

Hased, fertlerden başlayarak kademe kademe bütün bir millete kadar yayılan, yakan, yıkan, kurutan bir felâket ve musîbet sebebidir. Mahvolan âileler, toplumlar

Veysel Karanî Hazretleri'nin Mübarek Duâsı

Rasûlullah (s.a.v.) Efendimizin duâsını tavsiye ettiği Veysel Karanî Hazretleri'nin mübarek duâsı...

Ecir Kazanmak İster Misin?

İnsanın samimiyeti, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için gösterdiği çaba ile ölçülebilir. Ve şüphesiz onlara güzel bir ecir vardır.

Allah'tan Ne İsterdiniz?

Hz. Ömer'in (r.a.) Allah'tan ne istersiniz sorusuna verdiği cevap...

Kendini Tanımak Güç mü?

Hadîs-i şerifte “Nefsini bilen, Rabbini bilir.” buyrulmuştur. Bu beyân, insanın kendini tanıması ve değerini takdir husûsundaki güçlüğün ifadesidir.

Şeytanın İlk Ameli

Şeytanın ilk ameli kibir sâikıyla Haktan yüz çevirmesiydi. Unutmayın ki bununla paralel düşenler de şeytan gibi merdûd (reddolunmuş) ve makhûr (kahrolunmuş) olm

Tenkid Etmeden Önce Kendi Nefsine Bak!

Hazret-i Mevlânâ, başkalarını tenkid edenlerin çoğu kere o tenkidden kendi nefislerinin berî olduğu zannı ile bu hâlin kibirden neş’et ettiğini işaret etmektedi

Mükemmel İnsanların Kusuru

Kendini mükemmel kabul eden insanlar, eksiklerini düzeltmeye yönelmezler. Çünkü o eksikliklerin varlığını kabul etmezler. Bu, ancak o eksiklikleri idrak edip ke

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.