Hizmet

Fazilette Zirve İnsanlar

Kalp, ilâ­hî es­râ­ra açı­lan bir pen­ce­re­dir. Bu vâ­sı­ta­yı iyi kul­la­na­bi­len­le­re öte­ler, son­suz­lar ayân olur. Tev­hîd muh­te­vâ­sı­na gi­re­bil­mek

'kadınlara Özel' Otobüs Hizmete Girdi

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, toplu taşıma otobüslerine binen kadın yolcuların, 22.00-24.00 saatlerinde durak beklemeden güzergahta istedikleri yerde inebilm

Kalbin Manevi Süsü

İnsanın hâl ve davranışları, kalp âlemindeki müsbet veya menfi enerjiye göre şekillenir. Bütün fazîletli davranışlar, kalplerdeki müsbet ve rûhânî hissiyâtın bi

Hizmet Etmekle Mesulüz

Yü­ce Rab­bi­miz: “Allah, her şahsı ancak gü­cü­nün yet­ti­ği ölçüde mü­kel­lef tutar…” (el-Bakara, 286) buyurmuştur. Bir mü’mine düşen, yaptığı hizmetleri hiçb

İmanlarına Sadık Olanların Alameti

İmâm-ı Rab­bâ­nî Haz­ret­le­ri, hiz­met ede­nin, hiz­met edi­len­le­ri bir nî­met bi­le­rek on­la­ra kar­şı te­şek­kür edâ­sı için­de bu­lun­ma­sı gerektiğini ş

Minnettar Olunacak İnsan

Hizmet ehli, her şeyden önce hizmetin kendisi için büyük bir nîmet ve lûtuf ol­du­ğu­nu dü­şün­me­li ve bu­nu hiz­me­tin bi­rin­ci düsturu ka­bul et­me­li­dir.

Sefer Tasına "teşekkür Notu" Bıraktı

Bursa'da ücretsiz dağıtılan sıcak yemeğin konulduğu sefer taslarının birinin içinden, "Bunca emeğinize karşılık teşekkürü ve duaları size borç bilirim" yazılı n

Osmanlı'nın İnsanı Yaşatan Kurumu

Hazret-i Pey­gam­ber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ve O’nun seç­kin sa­ha­bî­le­ri­nin yü­rü­dü­ğü yo­lu tâ­kip et­mek­te bü­yük bir di­râ­yet ve has­sâ­si­yet

Hizmetin Birinci Düsturu!

Hiz­met­te mu­vaf­fak ola­bil­mek için; ilim, ir­fan, li­yâ­kat, va­kar, hâlis bir niyet, sağ­lam bir ka­rak­ter ve şah­si­yet sahi­bi ol­mak za­rû­rî­dir. Bu­n

Görme Engelliler İçin 'bileklik' İcat Ettiler

İstanbul Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi'nden 4 öğrencinin geliştirdiği bileklik, görme engellilerin braille alfabesi yardımıyla oluşan titreşimleri hissetmesi

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.