HİZMET

Hüdayi Vakfı Kış Yardımları Yüzleri Güldürüyor

Hüdayi Vakfı aracılığıyla İstanbul’da ihtiyaç sahibi ailelere yapılan ayni ve nakdi yardımlar yüzleri güldürüyor...

İltifat Beklemeyen Hizmetkâr

İnsan yetiştiren liderler, özellikle çekememezlik (hased) illetinden kurtulmuş kimselerdir. Hizmet ve iltifat bekleyen bir gönül yapısından ziyade, hizmetkâr ol

Kârun Nasıl Helâk Oldu?

Kendisine az bir dünyalık takdir edilen müʼmin, belki fazlasına sahip olsaydı, mağrur olup azgınlıklara sürüklenebileceğini düşünerek hamd etmelidir. Daha azına

Peygamberimiz'in Yüzünü Nasıl Güldüreceğiz?

Bizler, ümmetin derdiyle dertlenip Allah Rasûlüʼnün emânetine ne kadar sahip çıkabilirsek; Efendimizʼin mübârek sîmâsı da bizden yana o kadar mütebessim olacakt

Alan Değil Veren Kazanır

"Veren el, alan elden daha hayırlıdır." sözü İslam dininin takvadaki üstünlüğe işaret eder. Yardım etmeye, geçimini üstlendiğiniz kimselerden başlayarak çevreni

Kütüphane Üniversiteye Açılan Kapıları Oldu

Şırnak merkeze bağlı Balveren beldesinde öğretmenlerce 10 yıl önce eski bir okuldan dönüştürülen tek odalı kütüphanede, sınavlara hazırlanan 100'ü aşkın genç ün

Arakan'da Katliamın Sebebi İslami Kimlik

Hüdayi Vakfı İnsani Yardımdan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Serdar Eryılmaz, bölgede insani yardımın yanı sıra, İslami kimliği ayakta tutacak hizmetlere ihtiya

Malını Müslümanlara Vakfeden Allah Dostu

Ubeydullah Ahrâr Hazretleri, bütün gelirlerini, medreselerdeki ulemâya, talebelere; tekke, zâviye ve câmilerdeki sûfîlere; yolculara, ihtiyaç sahibi müslümanlar

İnsanlara Hizmet Ederek Manevi Olgunluğa Ulaştı

Ubeydullah Ahrâr Hazretleri varlıkta ve yoklukta mütevâzı ve müstağnî yaşamayı tercih etmiş, dünya nîmetlerinden el çekerek kendini bütünüyle mârifetullâh’a tek

İstanbul Müftülüğünden Gençlik Seferberliği

İstanbul Müftülüğü, gençleri zararlı yapıların tuzağından korumak ve onlara dini, ahlaki ve kültürel değerleri benimsetmek için Diyanet İşleri Başkanlığı desteğ

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.