Menkıbeler

Nasihat Kabul Etmeyen Kalpler

Nef­sâ­nî iş­ti­hâ­lar­dan baş­ka bir ta­le­bi kal­ma­mış ölü kalp­le­re sa­hip kimselerin dün­ya­da ye­mek, iç­mek, gel­geç sev­dâ­lar­la ömür tü­ket­mek­ten b

En Güvenli Yer Neresidir?

İslâm’ın ilk yıllarında Müslümanların bir kısmı Habeşistan’a hicret etmiş, orada güzel bir şekilde karşılanmışlardı. Bir müddet sonra Mekkeli müşriklerin Müslüm

Maskeli Medeniyet Dünyamızı Ne Hale Getirdi?

Düşmanı bu topraklara uğratmamak, mâbedinin göğsüne nâ-mahrem eli değdirmemek, dînin temeli olan ezanları susturmamak için gözünü kırpmadan şehid olan dedelerin

Dikkat! Öleceksiniz

Yeryüzündeki tüm kudret, zenginlik ve ihtişamına rağmen insanoğlunun bu dünyada (hiç) sahip olamayacağı çok mühim bir şey vardır.

Ayıpları, Hataları ve Kusurları Örtmek

Mü’minler din kardeşinin hakkında gıybet etmekten kaçınmalı, söyleyeceği bir sözü varsa bunu yüzüne (baş başa) karşı söylemelidir.

Sultan Iv. Murat'ı Ölümden Kurtaran Keramet

1638’de çıktığı Bağdat seferinde Sultan IV. Murat’ı ölümden kurtaran keramet...

İki Vefalı Asker

Araştırmacı-Yazar Fahri Sarrafoğlu, Hoca Kasım Günani Camiî’nde ebedî istirâhatte olan Eyüp Sultan Hazretlerinin iki vefâlı yâverini anlatıyor.

Hasır-pûş Dede'nin Kerameti

İstanbul’da çok şiddetli bir tâun hastalığı zuhûr etmişti. Her gün binlerce kişi bu hastalıktan ölüp gitmekteydi. Elinden bir şey gelmeyen ahâlî, çaresiz bir hâ

Peygamber Efendimiz Kendinden Çok Ümmetini Düşünürdü

Peygamber Efendimiz kendinden çok ümmetini düşünürdü. Ashâbı doymadan kendisi ve âilesi doymazdı. Elinde ne varsa muhtaçlara verir, evinde günlerce ocak yanmaz,

İki Şeyh Bir Hediye

Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri’nin Sultan 1. Ahmed ile münâsebet halkasının ilkini teşkil eden rüyâ tâbiri hâdisesi pek meş­hurdur. Bu tâbirle birlikte Hüdâyî Ha

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.