Osmanlı Tarihi

Osmanlı'nın Cesaret Abidesi

Osmanlı’nın iyice gelişip güçlenmesinden tedirgin olmaya başlayan bütün hristiyanlık âlemi Haçlı ordusu hazırlayarak Osmanlı topraklarına girdi ve Niğbolu'da ik

Osmanlı Kumandanının Örnek Tevazusu

Meşhur Kanije müdafaasını zaferle neticelendiren Tiryaki Hasan Paşa'nın, Sultan 3. Mehmed'in takdiri karşısında gösterdiği mütevazılık, tam bir ibret tablosu...

Kanije Müdafaasında İmdada Gelen Manevi Ordu

Meşhur Kanije Müdafaasında esir düşen Haçlı askerlerinin "Bizi asıl korkutan yeşil sarıklı askerlerdi" demeleri, halis bir niyetle yapılan gazada, Allah'ın mane

Namazlarda Kabe'yi Gören Osmanlı Sultanı

Murad Hüdavendigâr, büyük bir ahlâkî, irâdî ve idârî güce sahipti. Yaptıkları, dâhiyâne idi. Şer’î kânunları büyük bir titizlikle tatbik eder, geliştirip güçlen

Osmanlı'nın Dirilişinde Askerî Sistemin Rolü

Günümüz modern ordularına bile ilham kaynağı olan Osmanlı askerî teşkilatlanma yapısı, Osmanlı'yı beylikten cihan devleti olmaya taşıyan en önemli unsurlardan b

Haçlıların Korkulu Rüyası Yıldırım Bâyezid Han

Haçlıların Korkulu Rüyâsı, Niğbolu Fâtihi, İklîm-i Rûm Pâdişâhı Yıldırım Bâyezîd Han (1360-1403) dördüncü Osmanlı pâdişâhıdır. Girdiği harplerde gösterdiği cesâ

Fethin Babası 1. Murad Han

Murad Hüdâvendigâr, yirmi dokuz sene süren hükümdarlığı müddetince zaferden zafere koştu. Mağlûbiyet yüzü görmedi. Babasından devraldığı küçük bir beyliği, kısa

Meşhur Kanije Müdâfaası Nasıl Gerçekleşti?

 Ta­rihteki meş­hur Kanije müdâfaası nasıl gerçekleşti?

Sıhhatli Bir Hayat İçin Osmanlı Hekimlerini Dinleyin!

Batı'nın hastalıklara, şeytan çıkarma yöntemiyle yaklaştığı Orta Çağ döneminde, Osmanlı Devleti'nin hekimleri, günümüzde modern tıbbi keşiflerle değeri yeni anl

Osmanlı’da Devlet Adamlarının Vasıfları Nelerdir?

1400 yıllık İslâm ta­rihi içinde İslâm’ı mükemmele en yakın bir seviyede anlayıp gerçekleştirmek ve onu hâricî düşmanlarına karşı korumak yönünden Osmanlı asırl

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.