TARİHİMİZ

Osmanlı’nın Unuttuğumuz Âdetleri

Osmanlıların edeb, nezâket ve terbiye husûsunda ulaştıkları seviye, hiçbir milletle kıyaslanamayacak derecede yüksektir. Onların muâşeret âdâbı, misli görülmemi

Sohbet Halkasına Âlimler Katılırdı

Buhâra âlimleri ve talebeleri kalabalık gruplar hâlinde Nakşibend Hazretleri’nin sohbet halkasına katılır, manevi olarak ondan istifade ederdi.

Buhurîzade Mustafa Itrî Kimdir?

Buhûrîzâde Mustafa Itrî, Osmanlı döneminde yetişmiş en büyük sanat ve düşünce adamlarından biridir. Bestekâr,  hânende, şair ve hattattır. İşte mûsiki dehâsı Bu

Osmanlı’da Temizlik Anlayışı

“Temizlik îmânın yarısıdır.” (Müslim, Tahâret, 1) hadîs-i şerîfini şâheser hüsn-i hatlarla yazarak evlerinin ve câmîlerinin duvarlarına asan Osmanlılar, bunları

Yahya Efendi'den Kanuni'ye Cevap

Kanunî Sultan Süleyman, ihtişamının zirvesine çıkardığı devletin istikbâli hakkında endişe eder ve Yahya Efendi’ye bir soru gönderir. İşte Yahya Efendi'nin Kanu

Emir Külâl Hazretlerinin Talebelerine Vasiyeti

Seyyid Emîr Külâl Hazretleri vefât ettiği hastalığında talebelerine şu vasiyette bulunmuştur.

Ölüm Döşeğinden Kaldıran Ses

Ömrü boyunca cemaate ehemmiyet veren bir kulun, Cenâb-ı Hakk’ın lutfuyla son nefesini de secdede vermesi, “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz.” hadîs-i şerîfinin g

Balkanlarda Kıbleye Bakan Cami Köprüler

Balkanlar’daki Osmanlı mimarisi ve kültürüne dair makaleler kaleme alarak ve araştırmalar yapan bir isim olan Uluslararası Saraybosna Üniversitesi Öğretim Üyesi

Allah Yolunda Yürüyen Devlet Adamının İki Kuralı

Allah Teâlâ’nın râzı olduğu yolda yürümek isteyen devlet adamına Emîr Külâl Hazretleri, takvâdan ve adâletten aslâ ayrılmamasını söylüyor.

Osmanlı Misafirhanesinde Bir Gece

Kültürümüzdeki “Tanrı misâfiri” anlayışı, aziz milletimizin misâfire verdiği kıymeti, ona gösterdiği îtibârı ortaya koymaktadır. Ecdâdımızın cömertlik duyguları

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.