Vakıf

Hüdayi Vakfı'ndan Basın Açıklaması

Azîz Mahmûd Hüdâyi Vakfı, vakfın ismini kullanarak yetkili olmayan şahısların bağış toplama ve iş takibi yaptıklarıyla ilgili basın açıklaması yayınlayarak bu t

İnfâk Edenlerin Kıyamet Günündeki Hâli

Şeyh Sâdî buyurur: “Akıllı bir adama sormuşlar: «‒Bahtiyar kime derler ve bedbaht kimdir?» O da şu cevabı vermiş: «‒Bahtiyar o kimsedir ki; yer, (gerektiği

Tebliğ Ederken Ümit Verici Bir Dil Kullanılmalı

Hazret-i Mevlânâ’nın buyurduğu gibi insanın rûhu, berrak bir su gibidir. Fakat kötü işler ve günahlarla bulanınca hiçbir şey görünmez olur. Bu durumda mâneviyat

Yapacağımız Yardımlar Affımıza Vesile Olsun

Bugün açlık, yalnızlık ve sefâletin kol gezdiği pek çok beldedeki nice müslüman kardeşimiz, kurban ikramlarımızla yaşanacak olan İslâm kardeşliği tezâhürünü has

Kalbinizin Gitmediği Yere Ayaklarınız Gitmez

Aziz Mahmud Hüdâyi Vakfı'nın 2014 yılı kurban faaliyetlerine katılan Muhammet Kılıçer Fildişi Sahilleri'nde yaşadıklarını anlatıyor.

Ahıska Sürgünleri İstanbul'da

Ahıskada’dan sürgün edilen asırlık çınarlar İstanbul’u gezdiler.

Şâh-ı Nakşibend Hazretleri'nin Hizmet Anlayışı

Büyüklerin hayatındaki, Hak yolunda infak ve hizmet fazîletine dâir ideal davranışlar, bizler için güzel bir nümûnedir.

Kurbanlarımız Gönül Coğrafyamıza Ulaşıyor

Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı İnsani Yardım ve Sosyal Hizmetler Genel Müdürü Medet Bala ile Hüdâyi Vakfı’nın 2015 kurban çalışmaları hakkında konuştuk.

Osmanlı'da Kurulan Vakıfların Sayısı

Vakıf tesisi, mânevî bir olgunluk tezâhürü olduğundan bu faaliyet, mürşid-i kâmillerin irşad ve rûhâniyetinden istifâde eden topluluklarda çok daha geniş bir sû

Vakıflar Nasıl Ortaya Çıktı?

Vakıf, târihte ilk önce herkesin birlikte ibâdet ettiği mekânlarda başlamış, sonradan birçok ictimâî sahayı içine alarak genişlemiştir.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.