Vakıf

Osmanlı’nın Harameyn Vakıfları

Osmanlı döneminde Mekke-i Mükerreme ve Medîne-i Münevvere’de hizmet vermek üzere binlerce vakıf kurulmuştur…

“Hüdâyi Bülteni” 8. Sayısı Çıktı

Aziz Mahmud Hüdâyi Vakfı’nın esas gayesinden ve bu gaye adına ne gibi faaliyetlerin yürütüldüğünden bahseden Hüdâyi Bülteni'nin 8. sayısı yayınlandı. Üç ayda bi

Vakıfnâme Bedduaları

Vakıfnâme bedduâları, mânevî birer tehdittir. Çünkü ebedî istikbâl endişesi taşıyan gerçek müminler, âhiretteki hesâbın azâb ile neticelenmesinden korkarak, böy

Süleyman Peygamber Olsan Ne Çare

İslam Medeniyetinde vakıf malı, Allah’ın emaneti olarak kabul edilir. Süleyman -aleyhisselam- ve Salih -aleyhisselam-’ın rivayetleri, bu hakikatin önemini idrak

Osmanlı Vakıflarının Özellikleri

Osmanlı’da kurulan vakıfların çeşitlerini ve hizmet sahalarını tam olarak tespit ve tâdâd etmek mümkün değilse de bunların kapsayıcılığı hakkında bir fikir sâhi

Hüdayi Vakfı Kış Yardımları Yüzleri Güldürüyor

Hüdayi Vakfı aracılığıyla İstanbul’da ihtiyaç sahibi ailelere yapılan ayni ve nakdi yardımlar yüzleri güldürüyor...

Arakan'da Katliamın Sebebi İslami Kimlik

Hüdayi Vakfı İnsani Yardımdan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Serdar Eryılmaz, bölgede insani yardımın yanı sıra, İslami kimliği ayakta tutacak hizmetlere ihtiya

Hüdayi Vakfı'ndan İdlip'e Uzanan Kardeşlik Eli

 Hüdayi Vakfı 2011 yılından bu yana ülkelerinde başlayan iç savaş nedeniyle misafirimiz olan Suriyelilere gerek İstanbul’da gerekse Suriye içerisinde düzenli ol

Hüdayi Vakfı Yardımları Arakan'a Ulaştı

Hüdayi Vakfı, bağışçılarının da destekleriyle “ARAKAN” başlığıyla topladığı yardımları Bangladeş’teki kamplarda bulunan Arakanlı müslümanlara ulaştırıyor.

Sudan'da Gönüllü Elçilerin Onardığı Örnek Okul

TİKA’nın "2017 Afrika Tecrübe Paylaşım Programı" kapsamında Sudan'a gelen üniversite öğrencilerinin onardığı Nur-i Osmaniye Eğitim Külliyesi, yenilenmiş yüzüyle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.