Kefaret Ne Demek?
Kefaret: Arınma. Yanlışlıkla veya mecbûriyet sonucu işlenen günahın bağışlatılması için şer’î olarak verilen sadaka veya tutulan oruç anlamlarına gelir.
KEFARET KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER
Meselâ Peygamber Efendimizʼin amcası Hazret-i Hamza tʼı şehîd eden Habeşli Vahşî, kelime-i tevhîdin hakîkatini idrâk ettikten sonra nâil olduğu îman heyecanıyla, yüreğindeki nedâmet ıztırâbını biraz olsun dindirecek bir kefaret olması niyetiyle, peygamberlik iddiâsında bulunan fitneci Müseylemeʼyi ortadan kaldırmıştır.
“İçinizden fazîletli ve servet sahibi kimseler, akrabâya, yoksullara, Allah yolunda göç edenlere (mallarından) vermeyeceklerine dâir yemin etmesinler; affetsinler, bağışlasın geçsinler! Allâh’ın sizi bağışlamasını istemez misiniz?..” (en-Nûr, 22)
Hazret-i Ebû Bekir (r.a)
“–Elbette Allâh’ın beni affetmesini isterim!” dedi. Ardından yemin kefareti vererek, yapmış olduğu hayra devam etti. (Buhârî, Meğâzî, 34; Müslim, Tevbe, 56; Taberî, Tefsîr, II, 546)
“–Yâ Rasûlallâh! Şâyet Allâh yolunda öldürülürsem, bu benim günahlarıma kefaret olur mu?” diye sordu.
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ona:
“–Evet, şâyet sen sabrederek, ecrini sâdece Allâh’tan bekleyerek, cepheden kaçmaksızın düşmana karşı koyup Allâh yolunda öldürülürsen, günahlarına keffâret olur. Ancak borçların bunun dışındadır. Bunu bana Cibrîl söyledi.” buyurdu. (Müslim, İmâre, 117; Tirmizî, Cihâd, 33/1712)