Kehf Suresi 104. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Kehf Suresi 104. ayeti ne anlatıyor? Kehf Suresi 104. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Kehf Suresi 104. Ayetinin Arapçası:

اَلَّذ۪ينَ ضَلَّ سَعْيُهُمْ فِي الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَهُمْ يَحْسَبُونَ اَنَّهُمْ يُحْسِنُونَ صُنْعًا

Kehf Suresi 104. Ayetinin Meali (Anlamı):

“Onlar, güzel şeyler yaptıklarını zannetmelerine rağmen, dünya hayatında yaptıkları çalışmalar boşa giden kimselerdir.”

Kehf Suresi 104. Ayetinin Tefsiri:

Bahsedilen gafiller, dünyada yaşarken iyi işler yaptıklarını sanmaktadırlar, fakat âhirete vardıklarında o amellerin hepsinin boşa gittiğini ve kendilerine hiçbir fayda sağlamayacağını göreceklerdir. Bu, ya kâfirlerin yaptıkları okul, hastane, su ve yol gibi zâhiren sadaka-i câriye gibi görünen işlerin ve sıla-i rahim, fakirleri doyurma, köle âzâdı gibi iyi amellerin hazin âkıbetini haber vermektedir. Ya da aslında kötü olmakla birlikte kâfirlerin iyi zannettikleri ve sevabına nâil olmayı umdukları kötü amellerin acı âkıbetini beyân etmektedir. Onlar:

“Gül ister iken sataştı hâre

Nûr ister iken tutuştu nâre” (Fuzûlî) beytinde ifade edildiği gibi “gül dereyim derken gülün dikenlerine dolanan, ışık elde edeyim derken ateşe tutuşan” kişi gibi oldular. Bu yüzden kâfirler, Allah’ın âyetlerini ve bu hayattan sonra Allah’ın huzuruna çıkıp yaptıklarından hesap vermeyi inkâr ettikleri için dünyadaki bütün amelleri boşa çıkacaktır. Yaptıkları iyilikler âhirette terâziye konmayacak, hesaba alınmayacak, onların bir ağırlığı ve bir kıymeti olmayacaktır. Onlar, inkâr ettikleri, Allah’ın âyetlerini ve peygamberlerini alaya aldıkları için böyle cezalandırılacaklardır. Hâsılı insanlar, yaptıkları ve bunun sonuçları hakkında nasıl bir kuruntu ve hayal peşinde olurlarsa olsunlar, makbul bir imana bağlı bulunmayan amellerin hiçbiri ukbâda geçerli olmayacaktır.

Nitekim Allah Resûlü (s.a.s.) şöyle buyurur:

“Kıyamet gününde iriyarı, oldukça şişman bir adam gelecek de sivrisineğin kanadı kadar bir ağırlığı olmayacaktır. Arzu ederseniz: «Tartılacak şeyleri kalmadığından kıyamet günü onlar için artık bir terâzi koymayacak, onlara hiçbir kıymet vermeyeceğiz» âyetini okuyun.” (Buhârî, Tefsir 18/6; Müslim, Munâfikîn 18)

Mahşer günü terâzi; hem iyilikleri hem de günahları olan mü’minlerin tâat ve mâsiyetlerini tartmak, bunlardan hangisinin ağır ve hangisinin hafif geleceğini belirlemek, netice itibariyle bunların affedilip edilmeyecek olanlarını tespit edip kişinin âkıbeti hakkında karar vermek için kurulacaktır. Daha kısa bir ifadeyle terâzi, yalnız tevhid ehli için ve kemiyet yâni amellerin miktarını belirleme açısından olacaktır. Küfür ise iyilikleri kemiyet değil, keyfiyet açısından yok edeceği için kâfirlerin amellerini tartmak üzere terâzi kurulmayacaktır.

et-Te’vîlâtü’n-Necmiyye’de şu izah yapılır: Kıyâmet gününde amellerin tartılması, sahiplerinin sıdk ve ihlâsına göre olur. Kimin ihlâsı çoksa, tartısının ağırlığı da artar. İhlâsı olmayan kimselerin amellerinin de bir tartısı ve ağırlığı olmaz. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Biz kıyâmet günü onların yaptıkları bütün amellerin üzerine varıp, hepsini toz duman edeceğiz.” (Furkân, 25/23) Böyle hebâ olup dağılmış bir amelin bir ölçüsü ve kıymeti olabilir mi? (Bursevî, Rûhu’l-Beyân, V, 361-362)

İman edip sâlih ameller işleyenlerin ebedî saadet ve selamet dolu sonlarına gelince:

Kehf Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Kehf Suresi 104. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...