Kehf Suresi 23. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Kehf Suresi 23. ayeti ne anlatıyor? Kehf Suresi 23. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Kehf Suresi 23. Ayetinin Arapçası:

وَلَا تَقُولَنَّ لِشَا۬يْءٍ اِنّ۪ي فَاعِلٌ ذٰلِكَ غَدًاۙ

Kehf Suresi 23. Ayetinin Meali (Anlamı):

Hiçbir şey hakkında: “Ben yarın mutlaka şu işi yapacağım” deme.

Kehf Suresi 23. Ayetinin Tefsiri:

Bu âyet-i kerîmeler hakkında şöyle bir iniş sebebi rivayet edilir: Müşrikler Resûlullah (s.a.s.)’e Ashâb-ı Kehf’in kimler olduğuna dair sual sordular. Peygamberimiz (s.a.s.) de “inşallah” demeyi unutup, sual hakkında vahyin mutlaka geleceği ümidiyle, “yarın size sorularınızın cevâbını bildireceğim” buyurdu. Fakat vahiy on beş gün gelmedi. Bu hem Efendimiz’in zor durumda kalmasına, hem de müşriklerin bir kısım dedikodularına sebep oldu. Sonra bu âyetler nâzil olarak “inşallah” demeden gelecekte herhangi bir şeyi mutlaka yapacağım demeyi yasakladı. (Taberî, Câmi‘u’l-beyân, XV, 285)

İnsanın azim ve iradesi bir şeyin meydana gelmesi için yeterli değildir. Allah’ın o şeyin olmasına izin vermesi gerekir. Çünkü Allah’ın izni olmadan hiçbir şeyin vuku bulması mümkün değildir. O halde gelecekte bir iş yapmaya niyet ederken, o işi Allah’ın iradesine bağlayıp “inşallah” demeyi unutmamak lâzımdır. Öncelikle “Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez.” (Lokmân 31/34) İkinci olarak insan ölümlü varlıktır. “Şu işi yarın yapacağım” dediğinde, yarın gelmeden önce ölme; ölmese bile o işi yapmasına bir engel çıkma ihtimali yüksektir. Bu bakımdan eğer o kişi “inşallah” dememiş ise, o takdirde yalancı olma ihtimali doğar. Yalan ise çok kötü bir durum olup, peygamberlere hiç yakışmaz. “İnşallah” dendiğinde ise, elde olmayan sebeplerle o işi yapamadığı takdirde sözünde duramama ve yalancı olma ihtimali ortadan kalkmış olur. Diğer taraftan insan nisyan ile malul bir varlıktır. Peygamberlerin de unutma ihtimali yok değildir. Bu sebeple eğer insan “inşallah” demeyi unutursa, hatırladığı zaman hemen söylemelidir. Bunun dışında tesbih, istiğfar ve diğer zikir lafızlarıyla Allah’ı zikretmeli, Rabbini hatırından çıkarmamaya çalışmalıdır.

Ebû Hamza Bağdâdî (k.s.) şöyle der:

“Muhaldir o şey ki, sevesin sonra unutasın. Muhaldir o şey ki, onu daima anasın, fakat sonunda onu bulamayasın. Şu da muhaldir ki: O’nun zikrini etmekteki tadını alasın, sonra kalkıp O’ndan başkasıyla meşgul olasın…” (Velîler Ansiklopedisi, I, 335)

24. âyetteki “«Umarım ki Rabbim beni bundan daha yakın bir vakitte dosdoğru ve güzel bir başarıya eriştirir» de!” sözüyle Ashâb-ı Kehf kıssasına işaret edilerek, Peygamberimiz (s.a.s.)’in doğruluğu tasdik edilip, İslâm’ı tebliğ ve dünyaya yayma davasında onlardan daha kısa bir sürede ve yakın bir zaman içinde başarıya ulaşacağı hatırlatılmaktadır.

Ashâb-ı Kehf’in mağarada kalış sürelerine gelince:

Kehf Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Kehf Suresi 23. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...