Kehf Suresi 28. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Kehf Suresi 28. ayeti ne anlatıyor? Kehf Suresi 28. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Kehf Suresi 28. Ayetinin Arapçası:
وَاصْبِرْ نَفْسَكَ مَعَ الَّذ۪ينَ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ بِالْغَدٰوةِ وَالْعَشِيِّ يُر۪يدُونَ وَجْهَهُ وَلَا تَعْدُ عَيْنَاكَ عَنْهُمْۚ تُر۪يدُ ز۪ينَةَ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَلَا تُطِعْ مَنْ اَغْفَلْنَا قَلْبَهُ عَنْ ذِكْرِنَا وَاتَّبَعَ هَوٰيهُ وَكَانَ اَمْرُهُ فُرُطًا
Kehf Suresi 28. Ayetinin Meali (Anlamı):
Sabah akşam Rablerinin rızâsını dileyerek O’na dua ve ibâdet edenlerle beraber olmaya candan sabret! Dünya hayâtının çekiciliğine kapılıp da gözlerini onlardan ayırma! Kalbini bizi anmaktan gâfil kıldığımız, nefsânî arzularına uyan ve işi hep aşırılık olan kimselere itaat etme!
Kehf Suresi 28. Ayetinin Tefsiri:
Müşriklerin zenginleri, fakirlerle birlikte oturmaya tenezzül etmiyor, kendisiyle
oturup konuşmaları için Peygamberimiz (s.a.s.)’den fakirlerin bulunmadığı
hususi meclisler ayırmasını istiyorlardı. Onların müslüman olmasını çok
arzulayan Allah Resûlü (s.a.s.) de dile getirilen bu tür istekleri kabul etmeyi
düşünmüştü. Bu âyet bu ve benzeri hâdiseler üzerine inmiştir. Efendimiz
(s.a.s.) daha önce de fakir müslümanlarla beraber bulunur, onların tüm
dertleriyle meşgul olurdu. Fakat bir işi sebebiyle kalkıp gitmek istediği zaman
yanlarından kalkar giderdi. Ne zaman ki Kehf sûresindeki bu âyet-i kerîme indi,
artık böyle yapmaz oldu. Bundan sonra sahâbe-i kirâm daha titiz davranmaya
başladılar. Birlikte otururken vakit bir hayli geçince Efendimiz’in rahatça
kalkıp gidebilmesi için, onlar erken davranır ve onun yanından kalkarlardı.
(bk. İbn Mâce, Zühd 7; Taberî, VII, 262-263)
Rivayete göre bu âyet inince, Resûlullah
Efendimiz hemen kalkıp, o fakir sahâbîlerini aramaya koyuldu ve onları mescidin
arka taraflarında Allah’ı zikrederken buldu. Bunun üzerine; “Canımı almadan önce, ümmetimden bu
insanlarla beraber bulunmaya sabretmemi emreden Allah’a hamdolsun! Artık
hayâtım da ölümüm de sizinle beraberdir” buyurdu. (Vâhidî, Esbâbu’n-nüzûl,
s. 304)
Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.) şöyle anlatır: Ben
bir grup fakir ve zayıf muhacirle birlikte oturuyordum. Çıplaklıklarından
dolayı, birbirlerine siper olmuşlardı. İçlerinden birisi Kur’an okuyordu.
Derken, Allah Resûlü (s.a.s.) çıka geldi ve: “Ne yapıyorsunuz?” dedi.
Biz de: “Ya Rasûlallah, birisi Allah’ın kitabından okuyor, biz de onu dinliyoruz” dedik. Bunun üzerine Nebiyy-i Ekrem
(s.a.s.): “Ümmetimden, kendileri ile oturup kalkmam ve beraberliklerine
sabretmem emredilen kimseler nasib eden Allah’a hamdolsun” buyurdu. Sonra da ortamıza oturarak: “Ey
fakir muhacirler, kıyamet günü size verilecek mükemmel nurdan dolayı sevinin.
Sizler, cennete zenginlerden ellibin sene (Ebû Dâvûd’daki rivayete göre yarım
gün, yani beşyüz sene) önce gireceksiniz” buyurdu. (Ebû Dâvûd, İlim 13)
Aynı konuda hakkında En‘âm sûresinde de şöyle
buyrulur:
“Sabah ve akşam sadece Rablerinin rızâsını dileyerek O’na dua ve
ibâdet edenleri sakın yanından kovma! Çünkü ne sen onların hesabından
sorumlusun, ne de onlar senin hesabından. Şu halde onları kovma ki, zâlimlerden
olmayasın!” (En‘âm 6/52)
Bu âyetlerin bizden istediği ahlâkî
davranışının güzel bir misâlini Hz. Ömer’le ilgili olarak nakledilen şu
hâdisede görmek mümkündür:
Hz. Ömer bir grup insanla yolda yürürken
ihtiyarlamış olan Havle (r.a.)’ya rastladı. Havle, Ömer (r.a.)’a durmasını
söyledi. O da durdu, kadının yanına yaklaştı. Başını Havle’ye doğru eğip onu
dikkatlice dinlemeye başladı. Hz. Havle’nin derdini dinleyip arzusunu yerine
getirdikten sonra geri döndü. Bir kimse:
“–Ey Mü’minlerin emîri! Kureyş büyüklerini şu
ihtiyar kadın için mi beklettin?” dedi. Hz. Ömer kızdı:
“–Yazıklar olsun sana! O kadının kim olduğunu
biliyor musun?”
“–Hayır!”
“–O kadın, Allah’ın yedi kat gökler ötesinde
dinlediği Havle bint-i Sa’lebe’dir! Allah’a yemin ederim ki, eğer akşama kadar
yakamı bırakmasaydı, işi görülmedikçe yanından ayrılmazdım.” (İbn Hacer, el-İsâbe,
IV, 290)
Allah’ın samimi kulları olan fakirlerle
beraber olmaktan kaçınan, bununla birlikte İslâm’ın kendilerine muhtaç olduğunu
zanneden câhillere verilecek cevap şudur:
Kehf Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Kehf Suresi 28. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR