Kehf Suresi 46. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Kehf Suresi 46. ayeti ne anlatıyor? Kehf Suresi 46. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Kehf Suresi 46. Ayetinin Arapçası:
اَلْمَالُ وَالْبَنُونَ ز۪ينَةُ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَاۚ وَالْبَاقِيَاتُ الصَّالِحَاتُ خَيْرٌ عِنْدَ رَبِّكَ ثَوَابًا وَخَيْرٌ اَمَلًا
Kehf Suresi 46. Ayetinin Meali (Anlamı):
Mal ve oğullar dünya hayatının zînetidir. Asıl kalıcı olan sâlih ameller ise Rabbinin katında hem mükâfat bakımından daha hayırlı, hem de ümit bağlamaya daha lâyıktır.
Kehf Suresi 46. Ayetinin Tefsiri:
Dünya
hayatının en mühim zîneti mal ve oğullardır. İnsan mal ve servetiyle hayatını
idâme ettirir; ondan faydalanır ve ihtiyaçlarını karşılar. Oğullar da onun için
kuvvet ve güven kaynağıdır; nesli onlarla devam eder. Fakat bunlar şu hakîr
dünya hayatının süsüdür. Bu sebeple onların peşinden koşmaya değmez. Esas önem
verilmesi ve gönül bağlanması gereken şey, hiç yok olmayacak, bâki kalacak ve
ebediyen insana faydalı olacak sâlih amellerdir. Bunlar; İslâm’ın yapılmasını
emrettiği, hoş gördüğü ve insana âhirette faydalı olacak ibâdetler, zikirler,
ahlâkî faziletler, iyilik, tebliğ ve cihat gibi her türlü hayırlı işlerdir.
Nitekim bir gün Ebu Hureyre (r.a.) ağaç dikmekle meşgul iken Resûl-i Ekrem
(s.a.s.) yanından geçti ve: “Ebu Hureyre! Şu diktiğin şey nedir?” diye
sordu. O da: “Bir kısım dikilecek fidanlar” dedi. Şöyle buyurdu: “Bu da
güzel, fakat ben sana bundan daha hayırlı dikilecek fidanları göstereyim mi: سُبْحَانَ اللّٰهِ وَ الْحَمْدُ لِلّٰهِ وَ لَا اِلٰهَ اِلاَّ
اللّٰهُ وَ اللّٰهُ اَكْبَرُ (Subhanallahi
vel hamdulillahi ve lâ ilâhe illallahu vallahu ekber) demendir. Bunların her
birisi karşılığında cennette senin için bir ağaç dikilir.” (İbn Mâce, Edeb
56)
Ziyâ
Paşa der ki:
“Dehrin
ne safâ var aceba sîm ü zerinde,
İnsan
bırakır hepsini hîn-i seferinde.”
“Dünya
hayatının altın ve gümüşünde ne safâ, hangi mutluluk var ki!.. Çünkü insan ölüp
öte âleme sefer ettiğinde hepsini geride bırakmaktadır.”
Ancak
fâni olmasına rağmen dünya zineti insanları kendine bende etmektedir. Onlardan
gönlünü kurtarabilenler azın azıdır. Şu bir hakikat ki, ancak iç âlemini
mârifet nûru, muhabbet zıyâsı ve şevk parıltılarıyla süsleyen, dışını da hizmet
âdâbı, himmet şerefi ve üstün vasıflarla bezeyen kimse dünyanın câzibesine
kapılmaktan kendini kurtarabilir. Bunun için de kişinin dünya süsünün gereksiz
olanlarını terk etmesi, bâkiyi fâniye tercih etmesi, kabri ve çürümeyi
unutmaması, hele hele yeniden dirilip Rabbinin huzuruna çıkacağı o büyük günü
hatırından çıkarmaması lazımdır:
Kehf Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Kehf Suresi 46. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...