Kehf Suresinin 45. Ayeti Ne Anlatıyor?
Kehf suresinin 45. ayetinde ne anlatılmak isteniyor? Dünya’nın fâni olduğunu bildiren âyet; Kehf suresinin 45. ayetinin Arapçası, meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...
Kehf Suresinin 45. ayetinde şöyle buyrulur:
Kehf Suresi 45. Ayet Arapça:
وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلَ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا كَمَٓاءٍ اَنْزَلْنَاهُ مِنَ السَّمَٓاءِ فَاخْتَلَطَ بِه۪ نَبَاتُ الْاَرْضِ فَاَصْبَحَ هَش۪يمًا تَذْرُوهُ الرِّيَاحُۜ وَكَانَ اللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ مُقْتَدِرًا
Kehf Suresi 45. Ayet Meali:
Onlara dünya hayatının örneğini de ver: O gökten indirdiğimiz bir su gibidir; yerdeki (onu emen) bitkiyle karışmış, sonra (zamanı gelince) bitki rüzgârın savurduğu çerçöp hâline gelmiştir. Allah, her şeyi yapabilecek güçtedir. (Kehf, 18/45)
FÂNİ DÜNYA
Bilgi:
Mekkeli bazı zenginler mallarının ve çocuklarının çokluğuyla övünüyor, İslam dinine girmeye tenezzül etmiyor ve hayatın sadece dünyadan ibaret olduğunu iddia ediyorlardı. Bu ayette Yüce Allah, dünya hayatını ve onun süsünü suya benzetmiştir. Bitkilere hayat veren su, nasıl bir müddet sonra çekiliyor ve akabinde yemyeşil bitki örtüsü kuruyup toz toprağa karışıyorsa Allah’ın takdir ettiği zaman geldiğinde dünya hayatı da tümüyle sona erecektir. Bir başka ifadeyle dünya hayatı fanidir. Fani olan sona erecektir. Kalıcı olan ise imanımız ve ameli sâlihimizdir.
Mesaj:
- İçinde devamlı kalacağımızı zannederek, ne kadar bağlansak da dünya hayatı fanidir/geçicidir.
- Dünya hayatı ahiretteki konumumuzu belirleyecek olan imtihan yerinden ibarettir.
Kelime Dağarcığı:
Fânî: Ölümlü, geçici.
Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler
TEFSİR
Kehf Suresi 45. Ayet Tefsiri:
- Onlara dünya hayatını şu örnekle anlat: Gökten su indiririz de onunla yeryüzünde bitkiler yeşerip gürleşir, sarmaş dolaş olur; sonunda kuruyarak rüzgârın savuracağı çerçöp hâline gelir. Allah’ın her şeyi yapmaya gücü yeter.
Bu misâl, dünya hayatının faniliğini, gelip geçiciliğini ve gönül bağlamaya değmeyeceğini beyân eder. (bk. Yûnus 10/24) Âyette son derece hızlandırılmış bir üslup kullanıldığı görülür: Gökten su iniyor, hemen onunla yeryüzünün bitkileri yeşerip birbirine karışıyor, hemen hiç beklemeden rüzgârların kökünden söküp savurduğu çerçöp hâline geliyor. Âyet içindeki cümlecikleri birbirine bağlayan ف (fe) harfleri bu sürati ifade ediyor. İşte dünya hayatı ve nimetleri de böyledir; kısa sürede zevâl bulmaktadır. İnsan hayatı da böyledir. Bakarsın o dirilik ve tazelikte hoş bir hâle gelir. Ömür bitip ölüm vakti gelince fenâ rüzgârı onun dalını budağını kurutur. Yokluk rüzgârı onun hırs, tama, arzu ve emel harmanlarını savurur.
Şâir Nâilî der ki:
“Bu gülistâna da bir gün eser semûm-i ‘Âdem,
Gider bu neşv ü nümâlar ne gül, ne hâr kalır.”
“Güllerle, çiçeklerle bezenmiş bu gül bahçesine de bir gün yakıp yok edici zehirli bir rüzgâr eser de bu neşeler, bu gösterişler elden gider. O güzelim bahçede ne gül kalır, ne de diken.”
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com