![](https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/02/kehf-suresinin-46-ayeti-ne-anlatiyor-198323.jpg)
Kehf Suresinin 46. Ayeti Ne Anlatıyor?
Kehf suresinin 46. ayetinde ne anlatılmak isteniyor? Allah indinde kalıcı olanın işlenen sâlih ameller olduğunu bildiren âyet; Kehf suresinin 46. ayetinin Arapçası, meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...
Kehf Suresinin 46. ayetinde şöyle buyrulur:
Kehf Suresi 46. Ayet Arapça:
اَلْمَالُ وَالْبَنُونَ ز۪ينَةُ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَاۚ وَالْبَاقِيَاتُ الصَّالِحَاتُ خَيْرٌ عِنْدَ رَبِّكَ ثَوَابًا وَخَيْرٌ اَمَلًا
Kehf Suresi 46. Ayet Meali:
Servet ve oğullar, dünya hayatının süsüdür; ölümsüz olan iyi işler ise Rabbinin nezdinde hem sevapça daha hayırlı, hem de ümit bağlamaya daha layıktır. (Kehf, 18/46)
KALICI OLAN SÂLİH AMELDİR
Bilgi:
Öldükten sonra dirilmeyi ve ahiret hayatını inkâr eden bazı Mekkeliler, çocukları ve mallarının çokluğuyla övünüyor, bunlara güveniyorlardı. Yüce Allah, bu ayette onların güven ve övünç kaynağı olan çocuk ve mallarının fani olduğunu bildirmektedir. Kalıcı olan ise Allah’a imandır, İslam’ın yapılmasını emrettiği ve hoş karşıladığı işlerdir; ahlakî değerlere uygun güzel davranışlardır.
Mesaj:
- Dünya hayatı ve onun insanları cezbeden güzellikleri fanidir.
- Ahiret hayatında insana fayda verecek olan sadece iman ve sâlih ameldir.
Kelime Dağarcığı:
Sâlih amel: İyi, güzel ve yararlı, Kur’an ve Sünnete uygun davranış.
Bâkî: Sürekli ve kalıcı olan; sonlu ve ölümlü olmayan, sonsuz yaşayan.
Sevâp: Dinî açıdan makbul sayılan davranışların ahiretteki mükâfatı.
Emel: Gerçekleştirilmesi uzun zamana bağlı ümit ve arzu.
Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler
TEFSİR
Kehf Suresi 46. Ayet Tefsiri:
- Mal ve oğullar dünya hayatının zînetidir. Asıl kalıcı olan sâlih ameller ise Rabbinin katında hem mükâfat bakımından daha hayırlı, hem de ümit bağlamaya daha lâyıktır.
Dünya hayatının en mühim zîneti mal ve oğullardır. İnsan mal ve servetiyle hayatını idâme ettirir; ondan faydalanır ve ihtiyaçlarını karşılar. Oğullar da onun için kuvvet ve güven kaynağıdır; nesli onlarla devam eder. Fakat bunlar şu hakîr dünya hayatının süsüdür. Bu sebeple onların peşinden koşmaya değmez. Esas önem verilmesi ve gönül bağlanması gereken şey, hiç yok olmayacak, bâki kalacak ve ebediyen insana faydalı olacak sâlih amellerdir. Bunlar; İslâm’ın yapılmasını emrettiği, hoş gördüğü ve insana âhirette faydalı olacak ibâdetler, zikirler, ahlâkî faziletler, iyilik, tebliğ ve cihat gibi her türlü hayırlı işlerdir. Nitekim bir gün Ebu Hureyre (r.a.) ağaç dikmekle meşgul iken Resûl-i Ekrem (s.a.s.) yanından geçti ve: “Ebu Hureyre! Şu diktiğin şey nedir?” diye sordu. O da: “Bir kısım dikilecek fidanlar” dedi. Şöyle buyurdu: “Bu da güzel, fakat ben sana bundan daha hayırlı dikilecek fidanları göstereyim mi: سُبْحَانَ اللّٰهِ وَ الْحَمْدُ لِلّٰهِ وَ لَا اِلٰهَ اِلاَّ اللّٰهُ وَ اللّٰهُ اَكْبَرُ (Subhanallahi vel hamdulillahi ve lâ ilâhe illallahu vallahu ekber) demendir. Bunların her birisi karşılığında cennette senin için bir ağaç dikilir.” (İbn Mâce, Edeb 56)
Ziyâ Paşa der ki:
“Dehrin ne safâ var aceba sîm ü zerinde,
İnsan bırakır hepsini hîn-i seferinde.”
“Dünya hayatının altın ve gümüşünde ne safâ, hangi mutluluk var ki! Çünkü insan ölüp öte âleme sefer ettiğinde hepsini geride bırakmaktadır.”
Ancak fâni olmasına rağmen dünya zineti insanları kendine bende etmektedir. Onlardan gönlünü kurtarabilenler azın azıdır. Şu bir hakikat ki, ancak iç âlemini mârifet nûru, muhabbet zıyâsı ve şevk parıltılarıyla süsleyen, dışını da hizmet âdâbı, himmet şerefi ve üstün vasıflarla bezeyen kimse dünyanın câzibesine kapılmaktan kendini kurtarabilir. Bunun için de kişinin dünya süsünün gereksiz olanlarını terk etmesi, bâkiyi fâniye tercih etmesi, kabri ve çürümeyi unutmaması, hele hele yeniden dirilip Rabbinin huzuruna çıkacağı o büyük günü hatırından çıkarmaması lazımdır.
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com
YORUMLAR