Kemik Erimesine Karşı Nasıl Beslenmeli?

Diyetisyen Neslihan Aktepe, kemik erimesi ve beslenme ilişkisi konusunda açıklamalarda bulunuyor.

Osteoporoz, kelime anlamı "kemik erimesi"dir. Kadınlarda menopoz döneminde, östrojen azalmasıyla birlikte kemiklerden kalsiyum çekilmeye başlar. Kalsiyum çekilmesi de kemiklerde D vitamini ve fosfor dengesini  olumsuz yönde etkiler.

Osteoporoz da ,vitamin mineral eksikliklerini giderebilmek için beslenme şeklinize çok özen göstermeniz gerekmektedir. Hatta  çocukluk çağından itibaren uygun beslenme şekli ve uygun egzersiz yapmak ,ilerleyen yaşlarda oluşabilecek vitamin ve mineral eksikliklerini azaltabilecektir.

KEMİK ERİMESİ OLANLARA BESLENME TAVSİYELERİ

*D vitamininin en iyi kaynağı güneştir. Güneşin dik geldiği saatlerde kol ve bacaklarımızı açarak 15-20 dakika güneşlenmek faydalı olacaktır. Besinlerde ise en çok yağlı balıklardan somon, peynir ve yumurtada bulunmaktadır.

*Kalsiyumdan yeterli beslenebilmek için kemik erimesinde günlük 1200-1500 mg. tüketmek gerekmektedir.

* Kalsiyum tüketiminiz için günlük olarak ; peynir + yumurta + süt ve yoğurt + yeşil salata + çiğ kuruyemişlerin tüketimine özen göstermek gerekmektedir.

*Çinko ve magnezyum da kemik sağlığı için önemlidir. Özellikle magnezyum seviyesinin düşük olması, D vitamini seviyesini azaltabilir.

*Gereğinden fazla hayvansal protein almak kemiklerden minerallerin fazla miktarda atılmasını sağlayabilir. Hayvansal protein tüketiminizi yağsız olarak tüketerek kalp-damar sağlığınızı da koruyabilirsiniz.

*Aşırı kafein tüketimi kemiklerden kalsiyum atımını hızlandırır. Günlük kafein alımını 200mg hatta en fazla 300mg ile sınırlandırabilirsiniz.

*Güçlü kemikler için çocukluktan itibaren düzenli egzersiz yapılmalıdır.

*Özellikle spor yaptığınız günlerde yüksek tansiyon rahatsızlığınız yok ise 1-2 şişe mineralli su tüketmelisiniz.

*Yaş ve cinsiyete göre, ideal vücut ağırlığında olmak , kemik sağlığı açısından önemlidir.

Kaynak: Haber 7

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.