'Kendinizi Ölümle Baş Başa Görüyorsunuz'

Aldığı önlemlere rağmen yakalandığı yeni tip koronavirüsü yenen Muş Belediye Başkanı Feyat Asya, hastalık sürecinde yaşadığı zorlukları anlattı.

Karantina sürecini evde geçiren Asya, AA muhabirine, tedbir amacıyla Muş Devlet Hastanesi'nde bir süre önce yaptırdığı Kovid-19 testinin pozitif çıktığını, ilk 2 günde ağrı hissetmediğini söyledi.

Testten 2 gün sonra çok şiddetli eklem ağrılarının olduğunu anlatan Asya, "Bu hastalığın tedavi sürecini bilmiyorsunuz. Adeta kendinizi ölümle baş başa görüyorsunuz. Bu anlamda sıkıntıları çektiğiniz an tedbirlerin, maskenin, mesafenin ve hijyen kurallarının ne kadar önemli olduğunu anlıyorsunuz. O nedenle bu işin şakası yok. Çok ciddi bir hastalık. Bütün dünya bu hastalığın pençesinde. Ben hafif geçiririm, bana bulaşmaz demememiz lazım. Bütün hemşerilerime sesleniyorum; maske, mesafe ve temizlik kurallara çok dikkat edelim. Kedimiz için ailemiz için memleketimiz için vatanımız için bu tedbirleri elden bırakmayalım." diye konuştu.

"Tedbirleri elden bırakmazsak iyi günler biz bekliyor"

Kovid-19'un acısının hiçbir ağrıya, hiçbir hastalığa benzemediğini belirten Asya, "Diğer hastalıklarda bir tedavi süreci var, doktorların tavsiyeleri oluyor. Kovid-19 çıktığında hiç kimsenin bu konuda bilgisi yoktu." dedi.

Asya, şunları söyledi:

"Makamdan ziyade daha çok sahadayız, hemşehrilerimizle görüşüyoruz. Bütün ziyaretlerimizde Kovid-19 tedbirlerine uyulmasını önemle istiyoruz. Tedbirleri elden bırakmazsak iyi günler biz bekliyor. İlk Kovid-19 olduğumda şu işin artık dönüşü yok dedim. Kovid-19 aynı tehlikesiyle devam ediyor. Bu süreçte çok tedbirli davrandım. Eşim ve kızım benden 4 ay sonra koronavirüse yakandı. Onlar daha şiddetli geçirdiler. 15 gün boyunca kendimizi evde bir odada izole ettik."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.