Kerîm (Ekrem, Zü'l-İkrâm) Ne Demektir? Kısaca Anlamı

Kerîm (Ekrem, Zü'l-İkrâm) ne demektir? Kısaca anlamı nedir? Kerîm Kuran'da nasıl geçmektedir? Allah'ın (c.c) sıfatı olarak ne anlama gelir?

Bir şey aziz ve kıymetli olmak, cömert olmak, iyi ve ahlâklı olmak, kerem sahibi olmakta üstün gelmek anlamlarındaki "k-r-m" kökünden türeyen kerîm (çoğulu; kirâm, küremâ') cömert, kerem sahibi, hoşgörülü, kıymetli, asil, nazik, şerefli, iyi, faydalı, erdemli, bol demektir. Allah'ın sıfatı olarak kerîm; yaratıklarına nimet veren, bağışta bulunan, tevbe edenleri affeden, ihsanı bol olan anlamına gelir. Ekrem, "kerîm" kelimesinin ism-i tafdili olup Allah'ın kerem sahibi olmada üstünlüğünü ifade eder.

"Kerîm" kavramı, Kur'ân'da şerefli, değerli anlamında Cibrîl'in (Tekvîr, 81/19), Hz. Muhammed'in (Hâkka, 69/40) ve Kur'ân'ın (Vâkıa, 56/77); iyi ve bol anlamında bitkilerin (Şuarâ, 26/7), rızkın (Enfâl, 8/4) ve mükâfatın (Yasîn, 36/11); değerli anlamında makamın (Şuarâ, 26/58) sıfatı olarak kullanılmıştır.

Allah'ın sıfatı olarak iki âyette geçmiştir: "Ey insan! Kerîm Rabb'ine karşı seni aldatan nedir?" (İnfitar, 82/6); "... Kim nankörlük ederse (bilsin ki) Rabb'im ganî (zengin, müstağnidir) kerimdir." (Neml, 27/40). Her iki âyette insanın Allah'a karşı isyân ve nankörlük durumu karşısında Allah'ın kerem vasfı zikredilmiştir. Bu, insanın, pek çok ikramda bulunan Allah'a isyânı ve nimetlerine nankörlük etmemesi gerektiğini ifade eder. Peygamberimiz (a.s.) "Allah, kerîmdir, keremi sever." demiştir (Tirmizî, Edeb, 41).

Ekrem vasfı bir âyette geçmiştir: "Oku, Rabb'in en büyük kerem sahibidir." (Alak, 96/3)

Zû'l-ikrâm vasfı, "Yer üzerinde bulunan her şey yok olacaktır. Yalnız celal ve ikram sahibinin zâtı baki kalacaktır."; "Celal ve ikram sahibi Rabb'inin ismi ne yücedir." (Rahmân, 55/25-26, 78) âyetlerinde geçmiştir.

Allah çok kerim; değerli, şerefli, hem de çok ikram ve in'am sahibidir. Lütfu ile kullarına ikramda bulunur. Allah'ın bu vasfı "ekreme" fiiliyle de ifade edilmiştir (Fecr, 89/15).

Kaynak: Diyanet

İslam ve İhsan

EL-KERİM ANLAMI

El-kerim Anlamı

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.