Kibir ve Ucub Nedir?
Kibir ve ucub ne demektir? En çirkin vasıflar: Kibir ve ucub...
Cenâb-ı Hak, dünyâ hayâtını bir imtihan âlemi olarak yaratmış, bu yüzden insanoğlunu hayra da şerre de temâyül edebilecek bir kâbiliyet ile techîz etmiştir. Dolayısıyla her bir kulun iç dünyâsı, hak ile bâtıl ve hayır ile şer temâyülleri arasında bir mücâdele sahasıdır. Cenâb-ı Hak, kullarının bu mücâdeleden gâlip çıkarak cennete nâil olabilmeleri için onlara başta peygamberler olmak üzere hidâyet rehberleri lutfetmiştir.
EN ÇİRKİN VASIFLAR
Bu ilâhî yardıma rağmen, insanların pek çoğu gafleti bertaraf edemedikleri için yaratılışlarındaki nefsânî arzuları azgınlaştıracak bir yol tutarlar. Böyle kimselerde görülen en çirkin iki vasıf da; “kibir ve ucub”dur.
Kibir, kendinden başkasını hor ve hakir görmek; ucub ise, kendini beğenmek ve şahsını başkalarından üstün bilmektir. Kibir ile ucub, birbirinden ayrılmayan iki çirkin vasıftır. Bu illetlerin netîcesi, dünyâda huzursuzluk, âhirette ise ilâhî azap tecellîleridir. Bu iğrenç huylar, kişinin kalbi ile güzel ahlâk arasına çekilen birer mânevî âfet perdesidir.
Kibir ve ucub sâhibi kişi, herkesi küçük görme illetine müptelâ olduğu için “gayz, kin, yalan, iftirâ ve öfke” gibi her türlü nefsânî kötülüğü sînesinde barındırır ve netîcede rûhuna zehir saçar. Diğer yandan bunların zıddı olan “tevâzû, merhamet, samimiyet, doğruluk, kanaat” gibi ne kadar insanî güzellikler varsa, onlara da menfîliklerdeki şiddeti nispetinde vedâ eder. Çünkü cennete girmeye mânî olan bu cehennemî vasıflar, ahlâkî kıymetler ile bir arada barınamaz.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ab-ı Hayat Katreleri, Erkam Yayınları