Kim Rasûl’e İtaat Ederse, Allâh’a İtaat Etmiş Olur

PEYGAMBERİMİZ

Ayeti kerimede “Kim Rasûl’e itaat ederse, Allâh’a itaat etmiş olur...” (en-Nisâ, 80) buyruluyor. Bu ayeti nasıl anlamalı ve amel etmeliyiz? İşte Nisa suresi 80. ayetin tefsiri, açıklaması...

Allâh’ı seven, Allâh’ın da kendisini sevmesini isteyen; Kâinâtın Fahr-i Ebedîsiʼne muhabbetle itaat etmelidir. Çünkü O’na itaat, hakîkatte Cenâb-ı Hakk’a itaattir. Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:

“Kim Rasûl’e itaat ederse, Allâh’a itaat etmiş olur...” (en-Nisâ, 80)

Yine âyet-i kerîmede bildirildiği üzere, Cenâb-ı Hakk’ın sevgisini kazanabilmek de, ancak Allâhʼın Sevgili Rasûlüʼne muhabbetle itaat sâyesindedir:

(Rasûlüm!) De ki: Eğer Allâh’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın...” (Âl-i İmrân, 31)

NİSA SURESİ 80. AYETİNİN TEFSİRİ

Resûlullah’ın gerek Kur’an’ı tebliğ ve beyân eden, gerekse Kur’an’da açıkça ifade edilmeyen hususlara dair başlı başına hüküm koyan söz ve fiillerine itaat, Allah’a itaat anlamına gelir. Efendimiz yeryüzünde Allah’ın iradesini ve rızâsını tecelli ettiren en büyük rehberdir. O yaşayan, canlı Kur’an’dır. O’nun sünneti Kur’an’dan sonra dinin ikinci kaynağıdır. Resûlullah (s.a.s.) sadece Allah’ın emrini ve iradesini tebliğ ve beyân eder.

Allah Resûlü (s.a.s.)’e itaatin önemini göstermesi bakımından şu rivayet pek dikkat çekicidir:

İbrâz b. Sâriye (r.a.) şöyle anlatır:

Resûlullah (s.a.s.) bize çok tesirli bir öğüt verdi. Bu öğütten dolayı kalpler ürperdi, gözler yaşardı. Bizler:

“- Ey Allah’ın Rasûlü! Bu öğüt, sanki ayrılmak üzere olan birinin öğüdüne benziyor, bari bize bir tavsiyede bulun” dedik. Bunun üzerine şöyle buyurdu:

“- Size Allah’a çok saygı duymanızı, başınıza bir Habeşli köle bile başkan olsa, onu dinleyip itaat etmenizi tavsiye ederim. Benden sonra sağ kalıp uzunca bir hayat sürecek olanlar pek çok ihtilaflar görecekler. O zaman size gerekli olan, benim sünnetime ve doğru yolda olan Hülefâ-i Raşidin’in uygulamalarına sarılmanızdır. Benim ve onların sünnetlerine sımsıkı sarılınız. Sonradan ortaya çıkarılmış bid‘atlerden şiddetle kaçınınız. Çünkü her bid‘at sapıklıktır.” Ebû Dâvûd, Sünnet 5; Tirmizî, İlim 16)

Hadis âlimi İbn Avn şöyle der:

“Üç şey vardır ki, ben onları hem kendim hem de kardeşlerim için istiyorum:

  • Sünneti öğrenip tatbikâtına gayret etmek.
  • Kur’ân’ı anlamak, üzerinde tefekkür edip araştırmak.
  • İnsanları ancak hayır üzere bırakmak, hayırla muamele etmek veya insanları yalnızca hayra davet etmek.” (Buhârî, İ’tisâm 2)

Şunu belirtmek gerekir ki, Peygamber kimseyi zorla imana getirmez. Bu bakımdan o, imandan yüz çevirenlere karşı bir bekçi değildir. Çünkü dinde zorlama yoktur. Zorla müslüman olmuş görünenden de hayırdan çok zarar gelir. Nitekim böylelerinden bazıları görünüşte, sadece ağızlarıyla itaat ettiklerini söylerken huzurdan çıktılar mı söylediklerinin aksine şeyler peşine düşerler, isyan ve tezviratla uğraşırlar. Eğer onlar Kur’ân-ı Kerîm üzerinde etraflıca düşünecek olsalardı, onun getirdiklerinin Allah’ın emri olduğunu bilir ve böyle yanlış bir yol tutmazlardı:

82. AYETİN TEFSİRİ İÇİN TIKLAYINIZ...