Kırım Tatar Sürgünü

Kırım Türklerinin Sovyet yönetimi (SSCB) tarafından 1944’te (18 Mayıs 1944 – 20 Mayıs 1944) sürgün edilmesiyle yaşanan acı, kanayan bir yara olmayı sürdürüyor. Kırım elimizden nasıl çıktı? Kırım'ın Rusya tarafından ilhakı akabinde Türkler nelerle karşılaştı? Kırım türkleri neden sürgün edildi? 18 Mayıs 1944 – 20 Mayıs 1944 kaç kişi, nereye sürgün edildi? Bu soruların cevaplarını yazımızda bulabilirsiniz.

Sovyetler Birliği lideri Josef Stalin’in çıkardığı kararname ile Kırım Türklerinin 79 yıl önce vatanlarından bir gece içerisinde toplanarak tren vagonlarında Orta Asya’ya sürgün edilmesiyle yaşanan acı, kanayan yara olmayı sürdürüyor.

Rusların Karadeniz’e çıkmakta engel olarak gördüğü Kırım yarımadası üzerindeki emellerinden, Kırım Türkleri tarih boyunca zarar gördü. Rus Çariçesi 2. Katerina döneminde Kırım Türklerine yönelik baskı ve imha politikası, Sovyetler Birliği döneminde en acı şekilde tekrarlandı. Kırım Türkleri üzerinde baskılar, Rusya’nın yarımadayı üç yıl önce yasa dışı ilhak etmesi sonrası yeniden canlandı.

KIRIM 1774’TE İŞGAL EDİLDİ

Osmanlı-Rus savaşı sonunda 1774’te imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması ile Osmanlı Devleti’nden koparılan Kırım Hanlığı’nı 1783’te Rusya’nın işgal etmesiyle Kırım Tatarlarının zorlu günleri başladı. Rusların politikaları sonucu Kırım Türkleri Osmanlı Devleti’nde farklı bölgelere göç etmek zorunda kaldı.

İkinci Dünya Savaşı başladıktan bir süre sonra Sovyet Rusyası, Kırım’ı Almanlara bırakmak zorunda kaldı. Kırım Türkleri, Sovyet saflarında Nazi Almanyası’na karşı başarılı bir şekilde mücadele verse de Rus komutanların “Almanlarla iş birliği” yaptıkları yönünde suçlamalarına maruz kaldı.

Kızıl Ordu’nun Kırım’ı Almanlardan geri almasının ardından Kırım Türkleri baskı görmeye başladı. Kırım Türklerinin aleyhinde hazırlanan raporlar, Sovyet yönetimine iletildi ve Kırım Türklerinin yurtlarından tamamen sürülmesi talep edildi.

1944 KIRIM TATAR SÜRGÜNÜ

Sovyetler Birliği lideri Josef Stalin’in gizli kararnamesiyle Kırım Tatarlarının Orta Asya’da belirli yerlere sürgün edilmesine karar verildi. Kırım Türklerinin sürgünü, 20 Mayıs’ta başlatılıp 1 Temmuz’da sonuçlandırılmak isteniyordu. Ancak operasyon iki gün önceye alındı ve Kırım Tatar sürgünü 18 Mayıs 1944’te saat 03.00 sıralarında başlatıldı. Operasyonun 1 Haziran’a kadar tamamlanması emredildi.

250 BİN KİŞİ SÜRGÜN EDİLDİ

Yetişkin erkekler Sovyet ordusunda savaştığından geride kalan kadınlar, çocuklar ve yaşlılar Sovyet askerleri tarafından uyandırılarak 15 dakika içinde meydanlarda toparlandı ve tren vagonlarına dolduruldu. 250 bine yakın Kırım Türkü, üç gün içinde hayvanların taşındığı vagonlarla Orta Asya’ya sürgün edildi. Sürgüne gönderilenlerin yarısına yakını hayatını kaybetti.

TÜRK KÜLTÜRÜ SİLİNMEYE ÇALIŞILDI

Kırım Türkleri yarımadadan çıkarıldıktan sonra Türk kültürü ve diğer toplulukların izleri silinmeye çalışıldı. Sürgünün yaşandığı yılın sonunda Sovyet yönetimi çıkardığı kararla Kırım’daki bütün Türkçe yer isimlerini Rusça isimlerle değiştirdi. Kırım, Stalin’in ölümünden sonra Ukrayna’nın Rusya’ya bağlanışının yıl dönümü nedeniyle Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne hediye edildi. 1965’ten itibaren Kırım’dan sürgün edilen Türkler, yarımadaya ziyaretlerini arttırdı ve Kırım’a dönmek için siyasi faaliyetlere başladı.

VATANLARINA DÖNMEK İÇİN MÜCADELE VERDİLER

Kırım Türklerinin 1944’ten bu yana vatana dönmek için verdiği mücadele, Sovyetler Birliği’nin dağılmasına kadar sürdü. Sovyetler sonrası Kırım Türklerinin vatanı, Ukrayna’ya bağlı Kırım Özerk Cumhuriyeti oldu.

RUSYA 2014’TE KIRIM’I TEKRAR İŞGAL ETTİ

Ukrayna’da Batı yanlılarının yönetimi ele geçirmesiyle Rusya Kırım’ı 2014’te yasa dışı olarak ilhak etti. Kırım Türkleri yeniden 2. Katerina ve Stalin döneminde olduğu gibi baskı politikasına maruz kaldı.

Kırım Türkleri arasında potansiyel tehlike görülenler hapse atıldı ve yarımadaya girişi yasaklandı. Kırım Tatar halkının lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ve Kırım Türklerinin iradesini temsil eden Kırım Tatar Milli Meclisi’nin Başkanı Refat Çubarov’a yarımadaya giriş yasağı konuldu. Kırım Tatar Milli Meclisi, “aşırıcı örgüt” kapsamına alınarak faaliyetleri yasaklandı. Meclisle doğrudan bağı olan iki bin 500 Tatar ile onlarla ilişkisi olan herkes aşırıcı örgüt üyesi durumuna düştü.

Rus yönetiminin baskısı nedeniyle binlerce Kırım Türkü yarımadayı terk etmek zorunda kaldı. Yarımadada, Kırım Tatar halkının evlerine, camilere, çocuk yuvalarına yapılan baskınlar ve “terör örgütüne üye” olma suçlamasıyla gözaltılar devam ediyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

KADİR MISIROĞLU KIRIM GERÇEĞİNİ İSLAM VE İHSAN’A ANLATTI

Kadir Mısıroğlu Kırım Gerçeğini İslam ve İhsan’a Anlattı

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.