Kış Mevsimde Yüz Felcine Dikkat!

Soğuk havanın artmasıyla birlikte hastalıklar da çok daha fazla görülüyor. Bunlardan biri de özellikle soğuk havalarda dikkat edilmesi gereken yüz felci.

Yüz kaslarını kontrol eden sinirin bir tür hastalığı olan yüz felci, her yaşta ve her cinsiyette görülebilir. Yüz sinirinin kafatası kemiğinden geçtiği bölgede iken şişmesi ya da enflamasyonu sonucu oluşur. Ancak bazı enfeksiyonlar, romatolojik hastalıklar da buna neden olabilir. İklimle ilgili faktörlerin (sıcaklık, nem, atmosfer basıncı) kolaylaştırıcı etmenler olabileceğini söyleyen Nöroloji Uzmanı Dr. Aylin Öztürk Yavuz “Belirtiler 2-3 gün içinde yerleşir. Hafif ya da şiddetli olabilir. Yüzün tek tarafında görülür. Bu nedenle soğuk ve rüzgarlı günlerde atkı ve şapka giyilmesi gerekir. Ayrıca araba kullanırken camın açık olması, soğuk havalarda cam açık uyumak da yüz felci riskini artırabilir” diyor.

YÜZ FELCİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

•    Bir gözü kapatamama

•    Yeme içme sırasında zorluk, yiyeceklerin ağız kenarından dökülmesi

•    Gülümserken, yüz mimik hareketlerinde zorlanma

•    Islık çalamama

•    Gözlerde kuruma, batma

•    Tat duyusunda azalma

ARABA KULLANIRKEN CAMI KAPALI TUTUN

Hava basıncı, nem ve sıcaklık gibi faktörler cilt, kan damarları, sinirler, kıkırdak ve kemik dokulara etki eder. Yüz felcinde etkin faktörün ise soğuk havaya bağlı yüz sinirini besleyen damarların daralması olduğu düşünülür. Ne yazık ki bu henüz yüzde yüz kanıtlanabilmiş değildir. Ancak yüz felcinden korunmada gerek yüz bölgesinin gerekse yüz sinirinin geçtiği bölge olan basımızın kulak arkası bölgesinin soğuğa maruz kalmaması işe yarayabilir. Bu nedenle soğuk ve rüzgarlı günlerde atkı ve şapka giyilmesi gerekir. Ayrıca araba kullanırken camın açık olması, soğuk havalarda cam açık uyumak da yüz felci riskini artırabilir. Tedavi için ise bir nöroloji uzmanına başvurmalıdır.

Doktorunuz yüz sinirindeki ödemi gidermeye yönelik kortizon tedavisi, göz kuruluğu için suni gözyaşı tedavisi ve gerekirse ağrı kesici tedavi düzenleyecektir.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.