Kısaca Mehdi Rasûl Kimdir?

Mehdî-i Rasûl kimdir? Prof. Hasan Kamil Yılmaz hakkında kısaca bilgi veriyor.

Mehdî lügat anlamı îtibâriyle yol gösterici, hidâyet vesîlesi demektir. Kıyâmete yakın zuhûr edecek ve insanları yeniden îmân ve İslâm’a çağıracak olan Hz. Peygamber (s.a.) neslinden gelecek mürşid-i kâmil hakkında kullanılır bir tâbirdir.

İbn Arabî ve ondan sonraki tasavvuf çevrelerinde kabûl gören görüşe göre Mehdî, Allah’ın kendisine vereceği kudretle zulmün yerine adâleti, cehâletin yerine ilmi, fakîrliğin yerine zenginliği, zaafın yerine kuvveti ikâme edecektir. Yeryüzü zulümle dolmuş iken o, orasını adâletle dolduracaktır. Malı halka eşit dağıtacak ve halka adâletle muâmele edecektir. Mehdî ümmetin zaafını kuvvete çevirecek; bu da gerek silâh gücü, gerekse cemâat bereketi ile olacaktır.[1]

Şia’da da mehdîlik inancı vardır. Hattâ bu sebeple Sünnî çevrelerde ve tasavvuf muhîtlerindeki mehdî düşüncesinin oradan alınmış olduğunu söyleyenler vardır. Ancak Şia’daki mehdî inancı, kaybolan on ikinci imâmın vakti gelince yeniden zuhûru şeklindedir. Tasavvuftaki mehdîlikte ise böyle bir gaybûbet fikri yoktur. Kanâatimizce Mehdî konusunda düşülen en büyük yanlış, bir beklenti içine girip insanların kendi yapacakları işleri Mehdîye havâle etmeleridir. Mehdî gelecek ve her şeyi düzeltecek şeklindeki sorumluktan kaçış anlayışıdır.

[1].       Bkz. el-Fütûhâtü’l-Mekkiyye, III, 327-329.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

HIZIR YAŞIYOR MU? GÖREVİ NEDİR?

Hızır Yaşıyor mu? Görevi Nedir?

HZ. MEHDİ OLAYINI NASIL ANLAYACAĞIZ?

Hz. Mehdi Olayını Nasıl Anlayacağız?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.