Kısaca Piri Reis Kimdir?

Dünya haritasını çizen ilk türk denizci Piri Reis kimdir? Piri reis infografisi...

Günümüzde dahi sırrı çözülemeyen haritaları çizen büyük Türk denizcisi ve kartografi; Piri Reis’in hayatı.

DÜNYA HARİTASINI ÇİZEN İLK TÜRK DENİZCİ: PÎRÎ REİS

Doğumu : 1465/70 - Gelibolu

Vefatı : 1554 - KahirePîrî Muhyiddin b. Hacı Mehmed, Gelibolu’da 1465-1470 yılları arasında doğdu.

II. Bayezid'in Akdeniz'de korsanlık yapan denizcileri Osmanlı donanmasına katılmaya çağırmasıyla 1494'te amcası ile birlikte donanmanın resmî hizmetine girdi.

1504’te Rodos’taki Müslüman esirlerin kurtarılması için amcası Kemal Reis’in görevlendirildiği sefere katıldı.

1505’te Trablusgarp emîrinin yardım talebi üzerine oraya gitti.

1513 tarihli Afrika ve Amerika kıyılarını içeren ilk dünya haritasını Kahire’de Yavuz Sultan Selim’e takdim etti. (1517)

Kanûnî Sultan Süleyman’ın 1521’deki Belgrad seferi sırasında Tuna donanmasında bulundu.

Daha sonra Barbaros Hayreddin Paşa’nın kurduğu donanmaya katıldı.

1547’de Ferhad Paşa’nın yerine Hint kaptanlığına getirildi.

Rumca, İtalyanca, İspanyolca ve Portekizce dillerini öğrendi.

Çizdiği iki dünya haritası ve Akdeniz portolanı olan Kitâb-ı Bahriyye adlı eseriyle büyük ün kazandı.

Kitâb-ı Bahriyye denizcilerin elinden düşürmediği bir rehber oldu. Yabancı dillere tam ve kısmî tercümeleri yapıldı.

1528'de döneminin en ileri örneği olan ikinci dünya haritasını Kanûnî’ye sundu.

Mısır seferi sonrası gemilerin onarım ve bakımları için donanmayı Basra'da bırakarak ganimet yüklü gemilerle Mısır'a gitti.

Ordusunu savaş meydanında bırakıp kaçan bir kumandan gibi algılanarak Kanuni Sultan Süleyman'a şikâyet edildi.

1554 yılında hizmette kusur suçundan yargılandı ve idam edildi.

Kaynak: Diyanet Haber

İslam ve İhsan

PİRİ REİS KİMDİR?

Piri Reis Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.