Kışın Köy Halkını Kaynaştıran Oyun

Bolu'nun Mudurnu ilçesinde, asırlardır sürdürülen "Birikme Geceleri" geleneğinde oynanan çeşitli oyunlar, sıcak bir ortam oluşturmasının yanı sıra birbirine uzak kalan insanlar arasındaki birliği pekiştiriyor. Çevre köylerden gelenler, Kur'an okunması ve dua edilmesinin ardından köy gençlerinin hazırladığı geceyi izleyerek birliktelik oluşturuyor.

İlçe sakinlerinin asırlardır kuşaktan kuşağa devrettikleri gelenekte, soğuk kış gecelerinde bir araya gelen katılımcılara önce çeşitli yemekler ikram ediliyor, sonra da gençlerden oluşturulan oyun ekibi, "terazi", "bebek", "Hasan Ağa", "hoca", "arı", "mahkeme", "daktilo", "tarla sınırı" gibi çeşitli orta oyunlarıyla geceye renk katıyor.

Doğaçlama şeklinde yöresel ağızla izleyicilere sunulan orta oyunlarının eğlenceli anlar yaşattığı ve 6 asırdır sürdürüldüğü ifade edilen "Birikme Geceleri" toplantıları, yöresel sorunların tartışılmasının yanı sıra ilçe halkı arasındaki sevgi, saygı ve güven bağlarının pekişmesine de katkı sağlıyor.

Son olarak Uzunçam köyünde düzenlenen çiğ köfte gününün ardından köy konağında bir araya gelen Uzunçam ve çevre köylerin sakinleri, Kur'an okunması ve dua edilmesinin ardından köy gençlerinin hazırladığı geceyi izledi.

KIŞIN BİRİKME OYUNLARI 

Birikme oyunları başkanı Hakkı Yiğit de gece boyunca sergiledikleri oyunların, atalarının uzun kış gecelerini eğlenceli hale getirmek için köylerde yaptıkları mizah içerikli oyunlar olduğunu dile getirdi.

Geçmişten bugüne gelen bu adeti yeni nesillerin de öğrenmelerini sağladıklarını söyleyen Yiğit, şunları kaydetti:

"Oyunlara, bazı figürleri de ekleyerek daha eğlenceli hale getirdik. Burada köy halkının kaynaşmasını sağlıyoruz. Oyunlarda yapılan esprilerde dargınlık, kırgınlık olmaz, her şey burada kalır. Bu 'Birikme Geceleri' yaz aylarında yapılmaz. Herkesin bağ bahçe işleri olur. Kışın 15 günde ya da ayda bir olmak şartıyla bir evde toplanılır, yemekler yenir. Gece boyunca böyle eğlenceler devam eder."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.