Kıtlığın Sürdüğü Gazze'de Filistinliler Katil İsrail'in Saldırılarıyla Sık Sık Yerinden Ediliyor

Katil İsrail'in 7 Ekim'den bu yana bombardıman altında tuttuğu Gazze Şeridi'nde hayatta kalma mücadelesi veren Filistinliler, saldırılar nedeniyle sık sık başka bölgelere göçe zorlanıyor.

Katil İsrail'in 2006'dan bu yana 17 yıldır abluka altında tuttuğu Gazze Şeridi'ndeki yaklaşık 2 milyon Filistinli, aylardır devam eden saldırılarda, Gazze'nin orta ve kuzey bölgelerinden özellikle güneye göç etmek zorunda kalıyor.

Katil İsrail ordusu, 7 Temmuz pazar günü Gazze'deki bölge halkına yaptığı bildiride, Gazze şehrinin doğusundaki Tuffah, Derac ve Eski Şehir mahallelerinde oturanların bölgeyi tahliye etmeleri ve batıdaki "sığınma merkezlerine" gitmelerini istedi.

Bölgede yaşayan Filistinlilere saldırı uyarısı yaparak yaşadıkları yeri tahliye etmeye zorlayan katil İsrail ordusu, yoğun hava saldırılarının ardından 8 Temmuz pazartesi günü karadan işgale başladı.

Katil İsrail askeri araçları yoğun ateş eşliğinde Tel el-Hava ve Rimal mahalleleri ile Sanayi bölgesi eteklerine girerken, binlerce Filistinli Gazze'nin kuzeyine doğru kaçarak saldırılardan kurtulmaya çalıştı.

Katil İsrail savaş uçakları ve topçularının Gazze şehir merkezinin doğu, batı ve orta bölgelerini saatler boyunca yoğun hava saldırıları düzenlerken, saldırılar sonucunda onlarca Filistinlinin öldüğü ve yaralandığı aktarıldı.

Mevasi'ye "zorunlu göç"

Katil İsrail Güçleri Sözcüsü Avichay Adraee, 1 Temmuz'da Filistinlilerden Han Yunus kentinin doğusundaki bölgeleri "güvenlikleri için" acilen boşaltmalarını isteyen bir açıklama yaptı.

Han Yunus'un doğu bölgelerinde yerinden edilen Filistinlilere ses kaydı gönderen katil İsrail güçleri, bölgenin "tehlikeli çatışma bölgesi" olduğu iddiasıyla Filistinlilerin tahliyesini istedi.

Bunun üzerine, katil İsrail'in saldırılarından kaçan Filistinliler, Deyr el-Belah'ın güneybatısından Refah'ın batısına uzanan ve yerleşim yeri olmayan El-Mevasi bölgesine doğru göç etmek zorunda kaldı.

Han Yunus kentindeki Gazze-Avrupa Hastanesi çalışanları da 2 Temmuz'da, katil İsrail'in hastanenin bulunduğu bölgenin boşaltılması yönündeki uyarısının ardından hasta, yaralı ve cihazların tahliyesine başladı.

Gazze Şeridi'nde faaliyetteki az sayıdaki sağlık merkezinden biri olan Gazze-Avrupa Hastanesinden tahliye edilen hasta ve yaralılar kent merkezindeki Nasır Hastanesine nakledildi.

Yerleşim için uygun olmayan kumluk Mevasi bölgesine tahliye edilen Filistinliler ise altyapı, kanalizasyon, elektrik hattı ve iletişimden yoksun bu alanda sığınmak zorunda kaldı.

"Acı ve zor bir durum var"

Gazze'deki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal, Anadolu Ajansı muhabirine, "katil İsrail güçlerinin Gazze'deki Tuffah, Derac ve Eski Şehir mahallelerine yönelik tehdit altında acı ve zor bir durum var." diye konuştu.

Basal, "Gazze'de güvenli bir yer veya bölge kalmadığı için yerinden edilenler artık nereye gideceklerini bilmiyor." diyerek Filistinlilerin içerisinde bulunduğu durumun ciddiyetini vurguladı.

Gazze şehrindeki El-Ehli Baptist Hastanesinin katil İsrail'in saldırı tehlikesi sebebiyle tahliye edilmek zorunda kalmasına değinen Basal, bu durumun Filistinliler için yol açacağı sonuçlardan endişe ettiğini belirtti.

Basal, Filistinlilerin karşı karşıya kaldığı zor koşullar ve kıtlık altında, Gazze şehrinin çeşitli yerlerini hedef alan şiddetli bombardımanıyla yaşanan insani felaketin daha da kötüleştiğini ifade etti.

Katil İsrail'in saldırılarına uğrayan bölgelerde evlerinde mahsur kalan çok sayıda aileden yardım çağrısı aldıklarını aktaran Basal, "Gazze'de masum insanlara karşı yapılan katliamların durdurulması" konusunda uluslararası girişim çağrısında bulundu.

"Bombardıman bahanesiyle yerinden etme"

Gazze'nin Tel el-Hava Mahallesi sakinlerinden 47 yaşındaki Leyla Faiz, katil İsrail'in "ani ve yoğun bombardımanı altında" yıkılan evlerinden kaçarak sığınma merkezlerine geçmek zorunda kaldıklarını anlattı.

Katil İsrail'in önceki saldırılarıyla son olaylar arasındaki farka ilişkin Faiz, "Son askeri operasyon öncesinde de yaşam koşullarımız çok zordu, şimdi ise hayatımız adeta bir cehenneme dönüştü." dedi.

Kendisi ve ailesinin her şeyini kaybettiğini söyleyen Faiz, "hiçbir eşya ve yiyecek olmadan sokakta yatmak zorunda kaldıklarını" ifade ederek yaşadıkları zor durumu dile getirdi.

Faiz, "Gazze'nin son iki gündür neredeyse kesintisiz olarak bombalandığını" belirtirken, dünyaya Gazze'nin acısını görmesini ve katil İsrail'e ateşkes için baskı yapması çağrısında bulundu.

Gazze'deki Filistin hükümetinin medya ofisi ise katil İsrail'in Gazze'deki Filistinlileri güney bölgelerine zorla göç etmeye zorlamasının riskleri konusunda uyardı.

Katil İsrail'in, Filistin halkını Gazze'den güneye göçe davet eden ve güvenli bölge iddiasıyla haritalar paylaştığı belirtilen açıklamada, bu çağrıların, vatandaşların hayatları için büyük tehlike taşıyan asılsız çağrılar olduğu kaydedildi.

Açıklamada, "katil İsrail'in Gazze kentinden güneye göç çağrılarına karşı uyarıyoruz. Bu vahim hataların tekrarı ve bu trajedi, bunun bedelini vatandaşlara kanlarıyla, canlarıyla ve hayatlarıyla ödetiyor. Katil İsrail işgalinin planları, tüm Filistin halkımız için deşifre ve ifşa oldu." ifadesi kullanıldı.

Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığı, katil İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda 38 bin 243 Filistinli yaşamını yitirirken, 88 bin 33 kişi yaralandığını bildirdi.

Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.