Kıyam Ne Demektir?
Namazda kıyam nedir, ne anlama gelir? Namazda kıyam ile ilgili hadis ve hüküm.
Kıyam; doğrulmak, dik durmak, ayakta durmak demektir. Gücü yetenin farz veya vâcip namazlarda başlangıç tekbiri ve her rekâtta Kur’ân’dan okunması gerekli olan en az miktarı okuyacak kadar bir süre ayakta durması namazın rükunlerindendir. Bir rahatsızlığı yüzünden ayakta namaz kılmakta zorlanan İmran İbn Husayn’ın (r.a.) sorusu üzerine Allâh’ın Resûlü şöyle buyurmuştur: “Namazı ayakta kıl, eğer buna gücün yetmezse oturarak, yine gücün yetmezse yaslanarak kıl.” Nesâî’nin rivâyetinde şu ilâve vardır: “Eğer gücün yetmezse sırt üstü kıl. Allah kimseye gücünün yeteceğinden fazlasını yüklemez.” [1]
NAMAZDA KIYAM İLE İLGİLİ HÜKÜM
Bu duruma göre, hasta ayakta namaz kılmaya güç yetiremez veya ayağa kalkınca hastalığının artmasından veya uzamasından yahut da şiddetli ağrı duymasından korkarsa, namazı oturduğu yerde kılar, gücü yeterse rükû ve secdeye varır. Çünkü zorluk kolaylığı celbeder, zaruretler kendi miktarlarınca takdir olunur.
Yere inip kılma imkânı bulunamayan durumlarda, namazlar binit üzerinde îma yoluyla kılınır.
Yine bir süre ayakta kılmaya gücü yeten kimse o kadar ayakta durur, sonra oturarak namazını tamamlar. Hatta yalnız iftitah tekbirini ayakta alabilen kimse, bu tekbiri ayakta alır, sonra oturup namazını kılar, başka türlü yapamaz.
Rahatsızlığı yüzünden secdeye tam olarak eğilemeyen kimse rükû ve secdeleri gücünün yettiği kadar eğilerek îma ile yapar. İmâ; namazda başı önüne doğru eğmek sûretiyle yapılan işarettir.
Başı ile de îma yapamayacak kadar rahatsız olan kişi, İmam Ebû Hanîfe’ye göre namazı iyileşme zamanına erteler. İmam Ebû Yûsuf’a göre ise, bu kişi göz ve kaşları ile îmada bulunur. İmam Züfer ile İmam Şâfi’ye göre, kalbi ile de îmada bulunarak da namazını kılar.
Başka bir rivâyete göre böyle bir hastanın güç yetirememesi bir gün ve bir geceden fazla sürerse, bu süreye ait namazları aklı başında olsa bile düşer. Bunları kaza etmesi gerekmez. Çünkü namaz kılmaya gücü yetmemiş olur.
Baygın veya komada olan, ya da aklı giden kişi, tam bir gün ve bir gece geçmeden kendine gelse, bu süreye ait namazları kaza eder. Bu durum bir gün ve bir geceden uzun sürerse namazları düşer.
Sünnet ve müstehap namazlar, bir özür bulunmasa da oturularak kılınabilir. Çünkü nâfile namazlar, kolaylık ve yumuşak muâmele esasına dayanır. Bununla birlikte, nâfile namazları da ayakta kılmak daha faziletlidir, bu konuda görüş birliği vardır. İmam Ebû Hanîfe’ye göre, yalnız sabah namazının sünneti bunun dışındadır. Teravih namazını oturarak kılmak caiz ise de, bunda kerâhet vardır.
Dipnot:
[1] Buhârî, Taksir, 19; Ebû Dâvûd, Salât, 175; Tirmizî, Salât, 157; İbn Mâce, İkame, 139; krş. Bakara, 2/286.
Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yayınları, Erkam Yayınları