Kıyamet Günü Gelmeden Evvel O Kimseyle Helâlleşin

Allah kullarını nasıl imtihan ediyor? Allah’ın rızası nasıl kazanılır? Günümüz Müslümanları nasıl yaşıyor? Günümüz ümmetinin hali.

Yine sabah oldu. Bu yeni günde hayatta olmanın şükrüyle kalkıyorum yatağımdan… Hızlıca hazırlanarak düşüyorum yollara. Her sabah işyerime giderken tefekküre ayırdığım bu zaman dilimlerini seviyorum. Her şey ne kadar da muntazam, yerli yerinde. Ne bir eksik, ne de bir fazla... Allâh’ım, ne yücesin; canlı tuvalin gözlerimin önünde!..

Bulutlara takılıyor gözlerim. Onca yüküne rağmen usulca süzülen pamuksu bulutlar... Senin yükün de çoktu değil mi yâ Rasûlallah? Ne zorluklar çekmiş, ne eziyetler görmüştün! Canım yanıyor. Senin ve sahâbîlerinin zorlu hayatlarının aksine, biz günümüz ümmetinin yaşantısı geliyor aklıma... Hüzünleniyorum.

KİM BİR KAVME BENZEMEYE ÇALIŞIRSA

“Kim bir kavme benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.”[1] buyurmuştun yâ Rasûlallah…

Günümüz ümmeti, artık Noel kutlamalarından dahî geri durmuyor. Hattâ “Hiç kutlamıyorum!” diyenlerin bile bir kısmı, çekirdeğini alıp ekran başına kilitleniyor. Gayr-i müslimlerin bayramları son gaz kutlanırken; kandiller kısaca geçiştirilip Ramazan ve Kurban bayramları şehir dışı tatil programlarına dönüştürülüyor. Sen ümmetini:

“Allah Teâlâ’nın rızâsı, anne ve babayı hoşnut ederek kazanılır. Allah Teâlâ’nın gazabı da anne ve babayı öfkelendirmek sûretiyle celbedilir.”[2] diye uyarırken, ümmet hürmeti, dînimizde yeri olmayan anneler-babalar gününe sığdırıyor.

“Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.” (el-Ahzâb, 59) âyetini bizlere müjdelerken, “Elhamdülillah biz de Müslümanız!” diyenler, tesettürlü hanımlarımıza saldırıyor.

TESETTÜR MODASI

Tesettür modası aldı başını gitti de Müslümanlar “süslümanlara” döndü yâ Rasûlallâh!.. Eskiden hâmile olduğunu söylemeye utanan hanımlarımız, artık nâmahremlere müjdeler verip, karınlarını saran daracık kıyafetlerle ortalıkta boy gösteriyor. Bir de doğuma aylar kala, ismi de yabancı olan “baby shower” partileri var, hanımlarımız arasında ey Allâh’ın Rasûlü...

“…Münâfıklar, insanlara gösteriş yaparlar, Allâh’ı da çok az anarlar.” (en-Nisâ, 142) âyet-i kerîmesi dikkate alınmayıp hayatlarımız gösterişte yarışıyor. Ümmetin evlerinde mobilyalar, banyolar, yerler, tavanlar altın varaklarla süslenip; evlerimiz, arabalarımız büyürken kalplerimiz küçülüyor ey Allâh’ın Şefkat Peygamberi...

Hanımlarımız beylerine saygısız, beylerin şefkat damarları kesik... Bir özgürlüktür, eşitliktir yarışı almış başını gidiyor yâ Rasûlallah…

Sen, “Azîz ve celîl olan Allâh’ın hoşnutluğunu kazanmaya yarayan bir ilmi, sırf dünyalık elde etmek için öğrenen kimse, kıyamet günü Cennet’in kokusunu bile alamaz.”[3] diye uyarırken ümmetini, etraf kabukta kalmış, ilmin unvanına kendini kaptırmış, kibirli, boş âlimlerle doluyor, yâ Rasûlallah...

KOMŞU HAKKI

Mü’minlerin tek vücut olduğunu söylemiştin. Heyhât ki bugün ümmet vücudunun organları kangren oldu. Bu derde devâ olacak doktorlar ise ne acı ki, gayr-i müslimlerden seçiliyor.

“Cebrâîl bana, dâimâ komşu hakkını tavsiye ederdi. Öyle ki ben, komşuları birbirine mîrasçı kılacak zannetmiştim!”[4] buyurmuştun amma; ümmet komşusunun kim olduğunu bile bilmek istemiyor.

ÖLMEDEN ÖNCE HELALLEŞİN

“Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa, altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden evvel o kimseyle helâlleşsin!”[5] hadîs-i şerîfini es geçip bir de üstüne:

“-Helâl-haram ver Allâh’ım, Sen’in kulun yer Allâh’ım!” sözünü dillere pelesenk edip helâlmiş, harammış, hakmış, hukukmuş tanınmıyor. Bugün insanları bırak, hayvancıklar da zâlimlerden nasîbini aldı, ey Âlemlere rahmet olarak gönderilmiş Son Nebî...

“Ey Âdemoğulları! Her secde edişinizde güzel elbiselerinizi giyin; yiyin, için, fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (el-A’râf, 31) diye Allah Teâlâ’nın îkazını bize tebliğ etmene rağmen, geçmiştekilerin kıtlıklarla imtihanlarının aksine bollukla imtihan edildiğimiz şu günlerde; zamanda, lafta, uykuda, üst-başta, parada, yiyecekte, suda, hülâsa ömrümüzün her alanında israfta sınır tanımayanlara döndük, ey Allâh’ın Şanlı Peygamberi...

Dağıldık gittik. Perişanız. Ağlanacak hâlimize gülüyoruz. Bu gidişâtımızın sonu nereye varır bilemiyoruz. Yüzümüzün karasına bakma. Şefaatinden bizi mahrum bırakma. Biz kendimize kıydık da, Sen’in o güzel yüreğin bize kıyamaz ki yâ Rasûlallah!..

Dipnotlar:

[1] Ebû Dâvûd, Libâs, 4/4031.

[2] Tirmizî, Birr, 3/1899.

[3] İbn-i Mâce, Mukaddime, 23.

[4] Buhârî, Edeb, 28; Müslim, Birr, 140.

[5] Buhârî, Mezâlim, 10; Rikâk, 48.

Kaynak: Dr. Ayça Toksöz, Şebnem Dergisi, Sayı: 184

 

İslam ve İhsan

HESAP GÜNÜ İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Hesap Günü İle İlgili Ayet ve Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.